| - Bu sabah ona bakmaya gittim yatağı bozulmamıştı bile. Bütün gece burada çalıştığını düşündüm. | Open Subtitles | ذهبت لتفقده هذا الصباح، لم ينم في سريره حتّى، فظننت أنّه اشتغل هنا طيلة الليل. |
| Bayan Cooper, çayını götürdüğümde Bay Malcolm odasında yoktu ve yatağı da bozulmamıştı. | Open Subtitles | يا آنسة " كوبر " ، إن السيد " مالكولم" لم يكن فى غرفته حين أخذت له الشاى و إنه لم ينم فى فراشه |
| Aslında, telsizin hiç bozulmamıştı. Her an bir ambulans çağırabilirdin. | Open Subtitles | إذن لم يكن جهاز اللاسلكي معطلاً ، كان بإمكانك أن تطلب سيارة الإسعاف في أي وقت |
| Bu kez bilgisayarım sahiden bozulmamıştı. | Open Subtitles | حسناً، لم يكن كومبيوتري معطلاً هذه المرة |