Bana bak Brian, bu dava sonuçsuz olarak bir kenara bırakılmıştı. | Open Subtitles | اسمع يا براين ,ولآخر مرة, هذه القضية تم اعتبارها ميئوس منها |
Ben, Brian, Kenny, Scarface... ve tabi ki sevgili ihtiyar James. | Open Subtitles | كنت أنا، براين, كيني , سكارفايس وبالطبع جيمس كبير السن المحبوب |
Onlar teslim edildiğinde de, Brian'ın mükemmel bir mazereti olacaktı. | Open Subtitles | في الوقت الذي يتم فيه استلامها بريان عنده عذر مقنع |
Susan'ın Brian'ı her gün götürdüğü çocuk bahçesi Baxter Parkı'nda. | Open Subtitles | لا يمكنني تضييق النطاق الملعب الذي قامت سوزان بأخذ رايان اليه كل يوم يقع في منتزه باكستر |
Um, kadınların ihtiyaçları vardır, Brian, ve benim bu ihtiyaçların olmasına meyilim var. | Open Subtitles | النساء لهن احتياجات يابراين وانا اريد هذه الاحتياجات ان تشبع |
Bir gün en yakın arkadaşım Brian bir proje üzerinde çalışıyordu. | TED | أتذكر أن أعز أصدقائي برايان كان ذات يوم بصدد القيام بنشاط |
Burası O'Brian'ın Yeri, küçük Mike'ın olduğu yer burası, güvercin. | Open Subtitles | والآن أوبراين أين مايك الصغير أكيد هذا انا ثانية وأنا قادم من يوم الثلاثاء |
Brian, annen seni, daha iyi bir hayatın olsun diye verdi. | Open Subtitles | براين, امك تخلت عنك لانها اعتقدت انك ستحصل على حياه أفضل. |
Brian'ın nasıl bir işe bulaştığı hakkında hiç bir fikri yoktu. | Open Subtitles | براين لم يكن لديه أيّ فكرة ما كان يدخل نفسه فيه |
Keith Affleck ya da Brian Affleck ya da öyle birşey? | Open Subtitles | كيث افلك او براين افلك او شيء من هذا القبيل ؟ |
Brian Darling, size parayı babamın uçağını sabote etmeniz için vermedi mi? | Open Subtitles | اذا لم يدفع لك براين دارلينق اي شي حتي تعطل طائرة أبي؟ |
Bu aslında Brian McWhorter tarafından sergileniyor o çok sıra dışı bir oyuncu. | TED | من يعزف هذا بالواقع هو الموسيقي بريان ماكورتر، وهو عازف غير عاديّ. |
Bu benim iyi bir arkadaşım ve meslektaşım Hakim Brian Bowen. | TED | ها هو صديقي وزميلي الجيد القاضي بريان بوين. |
Peki sen kimsin? Pekala, Brian McKinley, eğer sevgilimle konuşmak istiyorsan önce benimle konuşursun. | Open Subtitles | حسنا ، بريان ماكينلي، إذا أردت الحديث لصديقتي عليك أن تخبرني أولا |
Brian o iskelete kaltak dedi diye... | Open Subtitles | لأن رايان سمى الهيكل العظمي ساقطة؟ |
Brian, oğlum, babasının aya gittiğini söylemek güzel olurdu. | Open Subtitles | "كنت أود إخبار "رايان إبني أن أباه ذاهب للقمر |
Tekrar geri dönmek zorundayız, Brian. | Open Subtitles | علينـا بأن نعـود للماضي ! مرة أخرى يابراين |
- Salamlı mı peynirli mi? Belki seneye, Brian. Belki seneye. | Open Subtitles | ربما السنة القادمة يابراين .. |
Brian O'Blivion 11 ay önce ameliyat masasında sessizce öldü. | Open Subtitles | برايان بوليفيان مات في هدوء علي منضدة منذ 11 شهرا |
Birkaç dakika önce buradaydınız, Bay O'Brian. | Open Subtitles | لقد رحلت من هنا منذ عدة دقائق قليلة مستر أوبراين |
Şey eğer bana soracak olursan ayaşlığı bırakmakla biraz iyi edersin Brian. | Open Subtitles | حسناً. لو كنت ستسألني, كنت سأقول بأن عليك أن تضع بعضاًمن الصلصة وستفي بالغرض يابرايان |
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama Brian'ın eksikliğini doldurmanın tek yolunun yeni bir köpek almak olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | تعلم أكره أن أقول. و لكن بدأت التفكير, أن الطريقة الوحيدة. لنتوقف عن الإشتياق لبرايان أن نجلب كلب جديد. |
Cedric, Brian'a mesaj bıraktım. | Open Subtitles | من المفترض أن نلتقي على الساعه السادسه تماما سيدريك , لقد تركت رساله للتو لبريان |
Mickey bana lütfen Brian'ı bağlar mısın, ve diğer götlekleri? | Open Subtitles | هل يمكنكٍ أن تتصلى لى ببرايان وميكى والأوغاد الآخرين على الهتاف |
Şu andan itibaren Brian'ın peşine düşüp dediklerini harfiyen yapacaksın. | Open Subtitles | لذا إبدا الآن ستلحق ببراين في الأنحاء وافعل مثلما يفعل |