Brooklyn'deki apartmanımdan eşyalarımı toplayıp çocuklarla birlikte, eşimin ailesinin yanına, Alabama'ya taşındık. | TED | لذلك حزمت أغراض الأطفال والشقة في بروكلين وانتقلت إلى أقربائي في ألباما |
Sizi Anthony Hubbard'la tanıştırmak isterim. Brooklyn'deki yer ekibimde görevlidir. | Open Subtitles | أود أن أقدم لكم أنتوني مساعدي على الأرض في بروكلين |
Bu, elle yazılmış bir tabela ve Brooklyn'deki eski mahallemde bir kaç yıl önce bir aile pastanesinde görülmüştü. | TED | هذه علامة مكتوبة يدويا ظهرت في مخبز صغير في حيي القديم في بروكلين قبل بضع سنوات. |
kusursuz teknoloji gibi modern şatafatlı yatırımlar için, gelişmekte olan piyasalarda mikrofinans için veya Brooklyn'deki gibi zanaat fırınları için değil. | TED | ليس الأمر مجرد استثماررائع مثل التكنولوجيا النظيفة أو التمويل الأصغر في الأسواق الناشئة أو المخابز الحرفية في بروكلين. |
Brooklyn'deki Bergen ve Nostrand'ın köşesinde. | Open Subtitles | إنها على ناصية بيرجن و نوستراد فى بروكلين |
Burası Brooklyn'deki stüdyo dairem. Burası Arktik Okyanusu ve 7 gün sonra ikinci balinanın öldürülüsü. | TED | هذا هو الاستوديو الخاص بي في بروكلين. و هذا هو المحيط المتجمد الشمالي، و ذبح الحوت الثاني، بعد سبعة أيام. |
Neredeyse 100 sene sonra, bu dev benim Brooklyn'deki çocukluğuma taşındı ve asla terk etmedi. | TED | بعد حوالي مائة عامٍ تقريبًا، اتّخذ العملاق من طفولتي في بروكلين منزلًا له ولم يغادره قط. |
Willi Cicci'yi hatırladın mı, Brooklyn'deki yaşlı Clemenza ile beraberdi? | Open Subtitles | أتذكر ويلى تشيتسى ؟ كان يعمل مع المرحوم كليمنزا في بروكلين |
Yani, Brooklyn'deki aynı gece kulübünde çalışıyor. | Open Subtitles | أعني نفس النادي الليلي في بروكلين الذي أعمل به |
Brooklyn'deki her bina sahibiyle bu konunun konuşulmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد إبطال كل اتفاقية أجرة لكل صاحب ملك في بروكلين |
Bu fotoğrafı hatırlıyor musun? Bunu Brooklyn'deki her dükkanın camına yapıştıracağım... Ve sonra kopyalarını West Bank'teki bazı arkadaşlarıma göndereceğim. | Open Subtitles | سأرسله إلى كل دكان في بروكلين وسأرسل نسخة إلى بعض الأصدقاء |
Brooklyn'deki adresin, ev kredisi ödemelerin, NYPD'de ne kadar süredir bulunduğun. | Open Subtitles | عنوانك في بروكلين قيمة قسط قرض منزلك ومدة خدمتك في شرطة نيويورك |
Eğer Brooklyn'deki daireye taşınırsan, gerçek okuluna gidebilir ve gerçek evinde kalabilir. | Open Subtitles | لو عدت للعيش في بروكلين عندها يستطيع الذهاب إلى مدرسته الحقيقية والبقاء في بيته الحقيقي |
Daha yeni Brooklyn'deki şu eve taşındınız. | Open Subtitles | كنت انتقل لتوه الى هذا المكان في بروكلين. |
Kusura bakma ama Jonathan Brooklyn'deki Wonders Stadı'ndaymış ve başı belada. | Open Subtitles | آسف, ولكن "جوناثان" في إستاد "ونديرز" في "بروكلين" وهو في مشكلة. |
Brooklyn'deki partide yanlış eve gitmiş kızsın sen. | Open Subtitles | انت ذات الفتاة التي ذهبت الى حفلة منزلية في بروكلين في المنزل الخطأ |
Birkaç şeyi çözüme kavuşturana kadar Brooklyn'deki bir arkadaşımda kaldım. | Open Subtitles | كنت أمكث مع صديق في بروكلين ، حتى يمكني معرفة بعض الأشياء |
Brooklyn'deki pizzacıları derecelendirmek için haftalık bir e-mail anketi düzenlemiştim. | Open Subtitles | لقد قمت بعمل تصويت اسبوعي للبيتزا في بروكلين |
Pet shop'daki adam Brooklyn'deki bahçesinden geçen hafta kendi ayısını kaçırmış. | Open Subtitles | مالك متجر للحيوانات الاليفة فقد دبه من فناء منزله في بروكلين الاسبوع الفائت |
Brooklyn'deki bit pazarına kadar izini sürdüm. | Open Subtitles | تعقبتها فى كل الطرق حتى متجر البراغيث فى بروكلين |
Şimdi Brooklyn'deki bankadaki muhabirimiz Ron Cummins'e bağlanacağız. | Open Subtitles | "سوف ننتقل إلى "رون كومونز" عند البنك فى "بروكلين |
Oğlanlar babamın Brooklyn'deki evinde divanda yatacaklar. | Open Subtitles | الأولاد سينامون على الأرائك عند أبي في "بروكلن" |