Bu adanın arkasına gitmeliydik, bir buçuk kilometre kadar geride. | Open Subtitles | كان يجب أن نذهب ليسار الجزيرة حوالى ميل للوراء |
Otoyola kadar 2 buçuk kilometre yürü, kamyonlar seni Jefferson City'e götürür. | Open Subtitles | تمشي لمسافة ميل إلى ميل ونصف وستصل إلى الطريق العام ستجد الشاحنات وستوصلك لمدينة جيفرسون |
Peki, iyi dinle. Bir buçuk kilometre sonra yol ayrılıyor. | Open Subtitles | حسناً، فقد اقتربنا باقي ميل علي مفترق الطرق |
Bir buçuk kilometre ileride ağaçlar arasından geçen kestirme bir yol var. | Open Subtitles | هناك تحويلة على بعد ميل واحد سنقوم بنزهه صغيرة وسط الغابة |
Şu vadiden yaklaşık bir buçuk kilometre kadar gideceğiz. | Open Subtitles | يتحتم علينا الآن الإقدام على مغامرة والسير مسافة ميلٍ عبر هذا الوادي، |
Tabanı o kadar geniş ki en az bir buçuk kilometre çapında olmalı. | Open Subtitles | القاعدة كبيرة جدا إنها على الاقل فى حدود ميل تقريبا |
Şimdi iki parçaya ayrıldı-- birinin enion kilometre diğerininki ise, iki buçuk kilometre. | Open Subtitles | لقد أصبحوا الآن جزئين أحدهم بعرض 6 ميل والآخر 1.5 ميل |
İyiler olarak bir avantajımız var. O şey bir buçuk kilometre genişliğinde bir feromon izi bırakıyor. | Open Subtitles | هذه واحدة للأخيار، هذا الشيء له إشار ذات نطاق ميل كامل |
Evinden bir buçuk kilometre uzakta bir tamircide buldum. | Open Subtitles | وجدناها في كراج لتصليح هيكل السيارات على بعد ميل من منزله |
- İlk kurbanı bulduğumuz yerin yaklaşık bir buçuk kilometre uzağı. | Open Subtitles | أقل من ميل واحد من حيث وجدنا فيك الآخرين. |
Evdeydim dediği saatte, bir buçuk kilometre ileride Maserati'yle kırmızı ışıkta geçmiş. | Open Subtitles | عندما كان من المفترض أن يكون فى المنزل كاميرا مروريه على بعد ميل تظهره يكسر اشاره حمراء فى ماسيراتى |
Eve döndüğümüz sırada arabamız bir buçuk kilometre kuzeyde bozuldu. | Open Subtitles | وكنا نقود للمنزل عائدين والسيارة تعطلت كان من حوالي ميل شمالاً من هنا وكان هناك جسر |
Bir buçuk kilometre uzaktaki kameraya ne kadar sürede varır? | Open Subtitles | كم من الوقت يلزمك لتحصل علي صوره من اقرب كاميرا تقع علي بعد ميل |
Bir buçuk kilometre öteden duvarın arkasındaki bir adamı öldürebilir. | Open Subtitles | ويمكن أن تقتل رجلا من خلال الجدار من بعد ميل واحد. |
Siyahlı iki adam bir buçuk kilometre kadar arkamızda. | Open Subtitles | من قبل اثنين من الرجال يرتدون ملابس سوداء، نحو ميل وراء. |
Bir buçuk kilometre öteden ayırt edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك رؤيتهم على بعد ميل من هنا، لقد كانت معركة غير متكافئة |
Allen o gece Mulholland'da 2 dakikalığına kontağı kapatmış aracın ve cesedin bulunduğu yerin iki buçuk kilometre ötesinde. | Open Subtitles | في تلك الليلة, هو توقف لمدة دقيقتين في مولهلاند على بعد ميل ونصف من مكان الجثة والسيارة |
Bizden ikinci çıkıştan sonra bir buçuk kilometre ileride terk edilmiş ambarda durmamızı istiyor. | Open Subtitles | أنه يـُـريدنا أن نذهب بعيداً حوالي ميل إلى الشمــال من المخرج رقم 2, في حضيرة مهجورة |
Yani bu sizin bir buçuk kilometre uzaktan insanlarla iletişim kurmanızı sağlıyor ve kıyıda halk plajı falan olabilir ve onlar bunun açılmış olduğunu bile bilmeyecekler. | TED | لذلك يسمح لك أن تكون على مسافة نحو ميل والتواصل مع الناس ويمكن أن يوضع قبالة شاطئ عمومي ولن يتمكن أحد من اكتشاف أنه يشتغل |
Sadece bir buçuk kilometre falan uzakta. | Open Subtitles | إنها على مسافة ميلٍ أو نحوه |
Evimden sadece bir buçuk kilometre uzaklıkta. | Open Subtitles | على بعد ميلٍ وحسب من منزلي |