Çünkü bu ülkede bir Meksikalı olmak istemiyordum. | Open Subtitles | لأنك لا تريد أن تكون مكسيكيا ليس في هذه البلاد |
bu ülkede bir bankta bile evrak doldurmadan oturamazsınız. | Open Subtitles | اعني,لا يمكن الجلوس على مقعد حديقة في هذه البلاد و ألا تترك أثرا ورقيا |
Garcia'nın söylediği, bu ülkede bir bankta bile evraksız sözünü düşünüyorum. | Open Subtitles | شيء قالته غارسيا سابقا عن عدم امكانية الجلوس على مقعد حديقة في هذه البلاد بدون ترك أثر ورقي |
Gençlik ve şiddetin bu ülkede bir numaralı katil olmasının elbette bir sebebi var. | TED | هناك سبب يجعل من الشباب والعنف القتلة الأوائل في هذا البلد. |
bu ülkede bir şans arıyorlardı. Yardım etmekten memnun olacaktım. | Open Subtitles | ويبحثون عن فرص فى هذا البلد , وكنت سعيدا بتقديم العون لهم. |
Her vurduğunda bu ülkede bir kadın meme kanserinden dolayı ölüyor. | Open Subtitles | في إشارة إلى أن هنالك امرأة تموت من جراء سرطان الثدي في هذه البلاد |
bu ülkede bir şeyin yapılmasını istiyorsan, çirkefleşene kadar şikâyet etmen gerekiyor. | Open Subtitles | أذا أردت أن تفعل أي شيء في ...في هذه البلاد عليك أن تشتكي الى أن يتعب لسانك |
Ben bu ülkede bir siyasi katilin adını hiç duymadım. | Open Subtitles | لم اسمع عن سياسي قاتل في هذه البلاد. |
Pornografi, bu ülkede bir salgın haline gelecek. | Open Subtitles | ستصبح الدعارة وباءً في هذه البلاد |
Pornografi bu ülkede bir salgın olacak. | Open Subtitles | ستصبح الدعارة وباءً في هذه البلاد |
İnsanlar bu ülkede bir değişiklik arzuluyorlardı, güzel sonuç ise gerçek yenilikçiler önderliğinde gerçek bir devrim! | Open Subtitles | الشعب كان يتوق إلى التغيير في هذه البلاد... جيد، النتيجة أن ثورة تبدأ الآن... قائدها المجدد الحقيقي، الشعب البريطاني |
bu ülkede bir şirket başka bir şirketi ele geçirmek istediğinde, kontrollü bir şekilde hisselerinden satın alır. | Open Subtitles | في هذه البلاد عندما ترغب شركة بالأستيلاء على شركة أخرى... فأنهم ببساطة يقومون بشراء الحصص المتحكمة من الأسهم... لكن أولاً عليهم إشعار الحكومة بذلك |
Bay Gandi, bu ülkede bir Hintli bir Hristiyan'la kaldırımda yan yana yürüyemez. | Open Subtitles | سيد غاندي في هذا البلد لا يسمح للهنود أن يسيروا على نفس الرصيف مع النصارى |
Bir zamanlar bu ülkede bir ilke vardı. | Open Subtitles | كان لدينا نيّه ذات يوم في هذا البلد, أن قوانين الأدلة |
Ağır ol bakalım. bu ülkede bir karın olduğunu çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | أعلم في الحقيقة أعلم أنه لديكَ زوجة في هذا البلد |
Dediğin gibi bu fabrika bu ülkede bir ilk olacaktır. Prem. | Open Subtitles | كما قلت ، هذا المصنع سيكون - الأول من نو عه فى هذا البلد |