Japonya'dan acil bir düşmanca saldırı beklemiyoruz ancak bu bilginin de farkındasınız dolayısıyla gerekli tedbir kriterlerini harekete geçirebilirsiniz." | Open Subtitles | نحن لا نتوقع عمل عدائى ، عاجل من قِبل اليابان لكننا نؤثث هذه المعلومات لكى نأخذ الإجراءات الإحتياطية الملائمة |
Fakat verdikleri sonuçlar kusursuzlaşmaya başladıkça, bu bilginin bir yaşam formu olduğuna, ya da en azından bir kısmının yaşam formu olduğuna karar verdik. | TED | ولكن عندما تصبح أكثر دقة فأكثر، حسمنا في كون هذه المعلومات شكل من أشكال الحياة، أو على الأقل بعض منها شكل من أشكال الحياة. |
O halde bu bilginin hiçbir şekilde sızmadığından emin olmalısın. | Open Subtitles | لذا أنا واثق أنك ستجد طريقة لمنع نشر هذه المعلومة |
Hiç kimse bu bilginin sızmasını riske atmak istemedi ve onu rahat bıraktılar. | Open Subtitles | لا أحد اراد المخاطرة بتسريب هذه المعلومة لذا قاموا بتوصيله وحيداَ |
Genellikle biz bu bilgiyi aldığımızda, bunun kimleri etkilediğini veya bu bilginin nasıl bize ulaştırıldığını unutuyoruz. | TED | و غالباً، عندما تصلنا هذه المعلومات، فإننا ننسى من تؤثر عليهم أو كيف تصلنا تلك المعلومات. |
Evet, ne yazık ki ben biliyorum, bu bilginin tabletlerinizde resimleri var. | Open Subtitles | نعم,لسوء الحظ أعرف و تلك المعلومة على كمبيواترتكم اللوحية على شكل صور |
Bu niteliğin en az 10'da biri ustaca kullanılmadığı sürece bu bilginin değeri yoktur. | Open Subtitles | مثل هذه المعرفة إن لم تصطحبها سيادة مهما كانت ضئيلة فإن هذه المعرفة لا قيمة لها ياسيدي |
Bu doğru olamaz. bu bilginin mutlaka bir açıklaması olmalı. | Open Subtitles | هناك تفسير آخر لهذه المعلومات |
bu bilginin kesinlikle bir değeri var. | Open Subtitles | بالتأكيد هذه المعلومه تساوى شيئ |
Çünkü dijital hizmetlerin çoğunda var olan mekanizmanın tamamen aynısı bu, bilginin nereden geldiğini bilmek imkânsız. | TED | لأنها بالضبط نفس الآلية التي تحدث في معظم خدماتنا الرقمية، حيث من المستحيل معرفة من أين تأتي هذه المعلومات. |
bu bilginin çok hassas noktasını belirtmeliyim ki bu odada kalmalı. | Open Subtitles | لابد أن أشدد على حساسية هذه المعلومات يجب ألا تتسرب خارج هذه الغرفة |
bu bilginin şartlarını anlamak için zamana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم في بحاجة للوقت للتأقلم مع هذه المعلومات |
bu bilginin kontrolden çıkmalarını körükleyeceğini mi? | Open Subtitles | أن هذه المعلومة ستتفرق كالنار في الهشيم ؟ |
bu bilginin güvende olduğunu bilmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | نريد أن نعرف بأن هذه المعلومة آمنة |
Kovulması için, bu bilginin dosyasına konulmaması hususunda anlaşmışlar. | Open Subtitles | ..من أجل إنهاء خدمته . وافقوا على عدم وضع تلك المعلومات في ملفه |
Doğru. Ne yazık ki bu bilginin benim için bir kullanılabilirliği yok. En azından şimdilik. | Open Subtitles | من الحزن ، إن تلك المعلومات ليست ذات أهمية لي |
Bunun davayla bir alaksı yok ve başkan bu bilginin dışarı çıkmasını istemiyor. | Open Subtitles | هذا ليس ذات الصلة بهذه القضية و رئيس البلدية لا تريد تلك المعلومات هناك. |
Geriye kalan bu bilginin Euphemia'ya iletilmesi... | Open Subtitles | كل ما تبقى هو أن اوصل تلك المعلومة إلى يوفيميا |
bu bilginin elinize nasıl ulaştığını söylemek ister misiniz, Dr? | Open Subtitles | هل تريد أخباري كيف وصلتك تلك المعلومة ، أيها الطبيب ؟ |
Laos İçişleri Bakanlığı bizimle bağlantı kurdu ve bu bilginin doğruluğunu onayladı. | Open Subtitles | واتصلت حكومة لاوس بوزارتنا لتؤكد بأن تلك المعلومة |
Ya da bu bilginin diğerlerine ne kadar çok geçtiğini. | Open Subtitles | ولا كم نقلوا من هذه المعرفة للآخرين |
bu bilginin de kesinlikle bir değeri var. | Open Subtitles | بالتأكيد هذه المعلومه تساوى شيئ |