Bu bilgisayarı minibüsüme taşımama yardım et. | Open Subtitles | هيا، ساعدني لحمل هذا الحاسوب إلى شاحنتي. |
Rohit, Bu bilgisayarı geleceğimizi görebilelim diye yaptık ve değiştirebilelim diye! | Open Subtitles | روهيت ، لقد بنينا هذا الحاسوب إذاً نستطيع أن نري مستقبلنا ونغيره |
- Geçen gün Bu bilgisayarı susturmuştunuz değil mi? | Open Subtitles | لقد اغلقت هذا الحاسوب قبل ايام اليس كذلك ؟ |
Yani içinde bir virüs varsa yalnızca Bu bilgisayarı etkiler. | Open Subtitles | بالتالي لو أن هناك فيروس على هذا القرص الصلب سيؤثر على هذا الكمبيوتر فقط |
Bu bilgisayarı, radyo üzerinden bir ses sinyali gönderecek şekilde ayarlayabilir misin? | Open Subtitles | - Huh؟ يُمْكِنُ أَنْك hotwire هذا الحاسوبِ إلى نقل a نغمة خلال الراديو؟ |
Yeni bir bilgisayara çok ihtiyacı var gibiydi hem Bu bilgisayarı benden iyi biliyor | Open Subtitles | لقد اعتقدت بأنه بحاجة إلى كمبيوتر جديد و لديه خبرة عن هذا النوع |
Ama sana söyleyemeyeceğim şey Bu bilgisayarı nerede bulabileceğin. | Open Subtitles | لكن الشيء الوحيد الذي لا أستطيع إخبارك به هو أين يوجد ذلك الحاسوب |
Süper dedektif güçlerimi ve Bu bilgisayarı kullanarak. | Open Subtitles | كما تعلم، باستخدام قدراتي التحقيقية الخارقة و هذا الحاسوب |
1952 yılında, XOXO oynayabilen Bu bilgisayarı geliştirdiler. | TED | بالعودة لعام 1952، صنعوا هذا الحاسوب الذي يصدر صوت تيك-تاك-تو |
Bu bilgisayarı sizin için ben tasarlayacağım ve ismi de... | Open Subtitles | سأصمم هذا الحاسوب من أجلكم ... و سوف أسميه |
Rohit! i öldürürseniz... Bu bilgisayarı yeniden yapsanız bile. | Open Subtitles | إن قتلت روهيت ... وإن حتي أعدت بناء هذا الحاسوب |
Çünkü Bu bilgisayarı yaptığımızda herkes bu projede olmak isteyecek ve sen dışarıda ayakta öylece beklerken o küçük penisin rüzgarda sallanacak. | Open Subtitles | لأنه عندما نبني هذا الحاسوب, سيريد الجميع أن يشترك و أنت... |
Bu bilgisayarı yeniden yapıcam. | Open Subtitles | . سأعيد بناء هذا الحاسوب |
Umar'a yardım eden kişi Yezit'in sesini yeniden yaratmak için Bu bilgisayarı kullanıyordu. | Open Subtitles | حسنا، نعلم أن من كان يساعد (عمر) كان يستعمل هذا الحاسوب لتقليد صوت (يزيد). |
Bu bilgisayarı iş için kullanıyorum. Aslında, manzaranın parasını ödeyen bu. | Open Subtitles | أتسعمل هذا الحاسوب للعمل. |
Medya planımızdan çok memnunum ama Grey, Bu bilgisayarı dünyaya yardımcı olması için geliştiriyor. | Open Subtitles | أنا مسرور للغاية بخطتنا الإعلامية، لكن (قراي) لديها هذا الحاسوب الذي سيفتحونه للجميع. |
İyi de Bu bilgisayarı seviyorum. | Open Subtitles | لكني أحب هذا الحاسوب |
Ve bir tür çalışan bilgisayar. Ve Bu bilgisayarı yaptığımda, bir an yaşadım -- nasıl derler? -- aydınlanma anı yaşadım, bilgisayarın çok hızlı olduğunu anladığımda. | TED | و هو كمبيوتر يعمل، و عندما ركبت هذا الكمبيوتر كانت هناك تلك اللحظة التي تسآلت فيها .. ماذا يسمى؟؟ اللحظة التي أدركت فيها أن الكمبيوتر قد يكون سريعا جدا |
Bu bilgisayarı tekrar aç. | Open Subtitles | أعيدي تشغيل هذا الكمبيوتر مرة أخرى |
Yeni bir bilgisayara çok ihtiyacı var gibiydi hem Bu bilgisayarı benden iyi biliyor | Open Subtitles | لقد اعتقدت بأنه بحاجة إلى كمبيوتر جديد و لديه خبرة عن هذا النوع |
Neden deli gibi Bu bilgisayarı arıyorlar? | Open Subtitles | لِمَ يريدون ذلك الحاسوب بشدّة؟ |