Bu ciddi bir olay. Burası Player's Ball değil. | Open Subtitles | هذا جدي , وهو ليس ملعب للكرة |
Bu ciddi bir şey. Bunu çok acı çeken biri yazmış. | Open Subtitles | هذا جاد ، هذا شخص يعاني قدراً كبيراً من الألم |
Bu ciddi bir durum, efendim. Fransız Polisi yolda. Durun! | Open Subtitles | هذا أمر جاد يا سيدي الشرطة الفرنسية في طريقها، توقف |
Bu ciddi. Yapacak çok işimiz var. | Open Subtitles | هذا جدّي.لدينا الكثير من الأشياء لنعملها هنا |
Tamam. Sıkıldığını duyabiliyorum ama Bu ciddi. | Open Subtitles | حسن، أعلم كم أن هذا يصيبك بالملل، لكن الأمر جاد |
Ama şimdi bütün kartlarımız masada, ve sana Bu ciddi problemin hakkında yardımcı olabilecek bir arkadaşım hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | ولكن بما أنّ أوراقنا مكشوفة أريد أن أخبرك عن صديق لي يمكنه مساعدتك بمشكلتك الخطيرة |
Sizi daha önce kandırdığımı biliyorum, ama Bu ciddi. | Open Subtitles | النظرة، أَعْرفُ بأنّني رَججتُك رجالَ حول قبل ذلك، لكن هذا جدّيُ. |
Yani, bir avuç salaktan para almak bir yana, Bu ciddi bir iş. | Open Subtitles | اقصد هناك شيء لاخذ المال من بعض القذرين لكن هذا خطير |
Bu ciddi bir konu. Bir radyo oylamasıyla buna karar veremezsin. | Open Subtitles | المسألة جدية و لا يُمكن حلُّها عن طريق المذياع |
- Evet istiyorsun. - Bu ciddi bir şey. Haydi. | Open Subtitles | نعم ترغب هذا جدي هيا |
Çocuklar Bu ciddi bir şey. | Open Subtitles | يا رفاق , هذا جدي ؟ |
Bu ciddi bir konu, genç hanım. | Open Subtitles | هذا جدي, يا شابة. |
Emily, Bu ciddi. Akıllı davranmalıyız. | Open Subtitles | إيميلي هذا جاد يجب أن نكون عمليين |
Şimdi sana bir şey söyleyeceğim. Bu ciddi. | Open Subtitles | سأخبرك شيئًا هذا جاد |
Hayır tatlım, Bu ciddi bir şey. O büyük mağazalar babanın yapamayacağı indirimler vaadediyorlar. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لا، عزيزتي، هذا أمر جاد هذا ليس بالأمر الكبير كل ماعليك فعله هو |
Bu, ciddi bir durum. Ciddi. Ne kadar zamanımız var? | Open Subtitles | هذا أمر جاد أمـ، كم لدينا من الوقت ؟ |
Bu ciddi bir olay. Bazılarımızın kaybedecek çok şeyi var. | Open Subtitles | هذا جدّي البعض منا لديه الكثيراً مما يفقده |
Bak, problemleri halletme yöntemlerini seviyorum ama... Bu ciddi. | Open Subtitles | انظرى، أنا معجب بطريقة تعاملك مع المشاكل، لكن هذا جدّي |
Yani Bu ciddi bir şey. | TED | إذاً الأمر جاد. |
Dekan propaganda yapacak bir film istiyor ama ben Bu ciddi konunun tüm yönlerini ele almak yerine ciddi olduğunu düşünmeyenleri konuya dahil etmeye karar verdim. | Open Subtitles | هل نصور ؟ العميد يريد فلماً دعائياً و لكنني أنوي إستكشاف كل جوانب هذه القضية الخطيرة |
Mattie, Bu ciddi bir şey. | Open Subtitles | ماتي، هذا جدّيُ. |
Ah, Oh! Bu ciddi şekilde tehlikeli. roket şeridinde bile değilsin! | Open Subtitles | هذا خطير جداً, أنت لا تعرفين شيء عن الحذاء الصاروخي |
Bu ciddi bir konu. Bir radyo oylamasıyla buna karar veremezsin. | Open Subtitles | المسألة جدية و لا يُمكن حلُّها عن طريق المذياع |
Bu ciddi bir iş. Herifi döveceksin sanıyordum. | Open Subtitles | هذا أمر جدي أعتقدت أنك ستذهب وتقضي عليه |
Dalgayı bırak Garfield, Bu ciddi bir durum. Hayır, ciddiyim. Bizi kurtaracaklar. | Open Subtitles | أوقف هذا غارفيلد, هذا أمر جدّي لا, حقيقة, سوف ينقذوننا |
ve Bu ciddi bir olay. Biz çok da parlak sayılmayız. Bilgelik konusunda kıtız; teknoloji konusunda yükseklerdeyiz. Bu bizi nereye götürecek? | TED | و هذا أمر خطير. فنحن لسنا متألقين. و نحن نفتقر للحكمة؛ و نحن لامعون في مجال التكنولوجيا. و إلى اين سوف يقود هذا؟ |
Ama bu şaka değil. Bu ciddi olabilir. | Open Subtitles | و لكن هذه ليست دعابة قد يكون الأمر جدي |
Hey, Bu ciddi bir iş. | Open Subtitles | الأمر جديّ. |
Bu ciddi bir şey, Gen. Bundan önemsizmiş gibi bahsetmene izin veremem. | Open Subtitles | الأمر خطير يا (جين) ولن أسمح لك بالاستخفاف بهذا |