Ancak bu düşünce naif, çünkü seçmemiz gereken birçok şey var. | TED | لكن هذه الفكرة ساذجة، لأن هناك العديد من الأمور التي علينا التصويت عليها. |
Kızım benim yaşıma gelene kadar belki de bugün oldukça çılgın olduğunu bildiğim bu düşünce ona ve arkadaşlarına hiç de çılgınca gelmeyebilir. | TED | وعندما تصبح ابنتي بعمري ربما هذه الفكرة التي تبدو لي جنونيّة اليوم لن تكون بهذه الغرابة لها ولأقرانها، |
bu düşünce, onları her şey yolundaymış gibi yataklarından kalkmaları, yemek yemeleri ve boş boş gezinmeleri için motive eder. | Open Subtitles | هذه الفكرة تحفزهم على ترك أسرتهم الطعام، و التنزه كما لو لم يكن هناك خطأ |
Ve bu düşünce onda, öylesine bir öfkeye dönüşmüş ki, artık bir an önce kendisini kurşuna dizmelerini istemeye başlamış. | Open Subtitles | ولقد غدت تلك الفكرة حمل ثقيل على كاهله حتى أنه تمنى أن يطلقوا عليه بسرعة وينهوا الأمر |
bu düşünce ise doğrudan demokrasiyi yazılım araçlarıyla birleştirmek. | TED | وهذه الفكرة هي الدمج بين الديمقراطيّة المباشرة والوكيل الالكتروني |
bu düşünce anlayışı bizi gerçeğe ulaştırır değişime uğramamış gerçekliğe. | Open Subtitles | هذا التفكير يمكنه قيادتنا للحقيقة الحقيقة المحضة دون أن تميل |
Öyle mi? İşte bu düşünce gecenin yarısında beni uykumdan uyandırıyor. | Open Subtitles | هذة الفكرة التي تيقظني في منتصف الليل |
Çünkü bu düşünce anlayışı nihayetinde bizi evrenin kökenine dair bir teoriye götürdü. | Open Subtitles | لأن متابعة هذا الفكر قاد بنا في النهاية الى نظرية أصل الكون نفسه. |
Ve bu düşünce aklına geldiği anda sen zırlamaya başIıyorsun... | Open Subtitles | وفي اللحظة التي تلج فيه هذه الفكرة عقلك، تبدأين |
bu düşünce de bana yetiyor. Sana neden yetmiyor ki? | Open Subtitles | ومجرد هذه الفكرة ترضيني، فلمَ عساها لا ترضيك؟ |
Ve bu düşünce niye beni yalnız hissettiriyor? | Open Subtitles | و لماذا هذه الفكرة تجعلني أشعر بأنني وحيدّ جدًا؟ |
Şimdi muhtemelen bu düşünce buradaki bazılarını rahatsız ediyor. Çünkü bu fikir uç solculuk ve serveti yeniden dağıtmakla ilgili radikal şemalarla ilişkilendirilir. | TED | هذا على الأرجح جعل بعضا من الجالسين بهذه القاعة منزعجين لأنّ هذه الفكرة مقترنة مع اليسار المتطرف ومع مخططات جذريّة إلى حدّ ما لإعادة توزيع الثروات. |
Sonra bu düşünce nasıl gelişti de, senin yaptığın o TED konuşmasını yapmana yol açtı? | TED | لكين كيف تطورت هذه الفكرة لديك ، لتصبح محادثة TED تلك التي ألقيتها؟ |
Bence bu düşünce muhtemelen doğru değil. | TED | وأظن أن هذه الفكرة غير صحيحة نوعا ما. |
Bir kitabım vardı, ama bu düşünce hiç aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | كان الكتاب هناك لكن تلك الفكرة لم تراودني قبل ذلك أبدا |
bu düşünce seni öldürmese bile yeniden normal olacaksın. | Open Subtitles | حتى إذا لم تقتلكِ تلك الفكرة ستكونين طبيعية مرة أخرى |
bu düşünce beni hem mutlu kılıyor hem de iğreniyorum. | Open Subtitles | تلك الفكرة تجعلني سعيدة ومتقززة |
Daha bu düşünce bile, sanırım, birçok insanı korkutuyor veya sinirlendiriyor. | TED | وهذه الفكرة بالذات، اعتقد، ترعب الكثير من الناس. أو انها تغضب، او تبعث على القلق بطريقة أو أخرى عند البعض الآخر. |
Ve bu düşünce Yunanistan'a geldiği gibi, Asya'ya da geldi. | Open Subtitles | وهذه الفكرة اتت الى اسيا كما جائت الى اليونان |
Geçen sefer kafeye gittiğimde Aniden bu düşünce aklımda beliriverdi. | Open Subtitles | ذهبت إلى المقهى آخر مرة وكان لدي هذا التفكير المفاجئ |
bu düşünce, bence, işletmelerde eleştirdiğimiz birçok davranışa, eleştirdiğim birçok davranışa, önderlik ediyor. | TED | هذا التفكير يقود في اعتقادي إلى الكثير من السلوكيات التي انتقدناها في الأعمال التي أنتقدتها أنا في الأعمال |
Yani bunu yapabileceğimi sanmıyorum. Deneyeceğim ve bu düşünce ile yaşayacağım. Gerçekten. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يمكنني فعل هذا - سأحاول التعايش مع هذة الفكرة - |
Deneyeceğim ve bu düşünce ile yaşayacağım. | Open Subtitles | سأحاول التعايش مع هذة الفكرة |
Bazen bu düşünce kalbime giriyor. | Open Subtitles | أحيانا هذا الفكر يدخل قلبي |