Fakat bu davanın masum bir insan ile ilgili olduğunu unutmayalım. | Open Subtitles | ولكن دعونا لا نغفل أن هذه القضية متمحورة عن رجل بريء |
Son zamanlarda kanları boşaltılarak öldürülen kurbanlar da hemşire olduğu için bu davanın onun için özel bir anlamı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | و لأن أخر ضحايا عمليات الإستنزاف كن من الممرضات فنحن نظن ان هذه القضية تحمل نوعا من الأهمية الخاصة بالنسبة له |
Kanıtlar, size bu davanın da bu nefret ile ilgili olduğunu gösterecek. | Open Subtitles | الأدلة ستُظهر بأن هذه القضية هي حول الشر كيف حصلتِ على هذا؟ |
Eğer böyle delice konuşursan seni bu davanın yanına bile yanaştırmam. Deli mi? | Open Subtitles | لن أسمح لكَ بالإقتراب من هذه القضيّة إن بدأتَ بتفوه كلام جنوني كهذا |
- Şimdi anladım bu davanın arkasındaki paragöz herif sensin demek! | Open Subtitles | أنت الحرباية مصاصة الدماء وراء هذه الدعوى القضائية |
bu davanın onu üzmeden ele alınmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد الاهتمام بهذه القضية دون إزعاجه كثيراً. |
Komiserim, bu davanın sizin için ne demek olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | ايها الملازم انا ادرك مدي أهمية تلك القضية بالنسبة لك |
Aslında bu soruya vereceğiniz yanıtlar, bu davanın devam edip etmeyeceğini belirleyecek. | Open Subtitles | كيفية إجابتكم لتلك الأسئلة الثلاثة سوف تحدد ما إذا ستستمر هذه المحاكمة أم لا |
Dün gece onlarla konuşuyordum ve onlara bu davanın üstesinden gelebilecek biri varsa onun sen olduğunu söyledim. | Open Subtitles | كنت اتحدث اليهم الليلة الماضية، وقلت لهم لو ان هناك احدا يمكنه ان يتغلب على هذه القضية فهو أنت |
Sebebi, bu davanın umutsuz olması olabilir mi? | Open Subtitles | حقا ، ربما السبب أن هذه القضية لا أمل فيها على الاٍطلاق |
Hadi bu davanın gerçekten tam olarak neyle ilgili olduğunu konuşalım. | Open Subtitles | لذلك دعونا نتكلّم عن ماهو جوهر هذه القضية حقًّا |
bu davanın açıklanamayan bir tarafı yok. | Open Subtitles | حسنا ، يبدو أنه لا يوجد شئ غير قابل للتفسير فى هذه القضية |
bu davanın sonuçlanması çok zor başarıldı. | Open Subtitles | هذه القضية خيوطها معلقة بواسطة خيط رفيع. |
Eğer bu davanın savcısı ben olacaksam, sanırım bu görevin beraberinde getirdiği yetki de bana ait. | Open Subtitles | أنا واثقة إن توليت هذه القضية كمحامية إدعاء فسوفَ أثبت جدارتى |
Size bu davanın hassasiyetini hatırlatmış olmalı. | Open Subtitles | تجعلك تتساءل عن مدى حكمة تولي مثل هذه القضية |
bu davanın Güney açısından Kuzey'e göre neden bu kadar önem... | Open Subtitles | ليشرح لي لماذا هذه القضية ذات أهمية كبيرة |
bu davanın hızlı görülmesini kabul ettiğinizi duymak için gerçekten sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا قلق جداً للسماع عن هذه القضية التي وافقت فيها علي التعقب السريع |
bu davanın muhbirlere, uzun süreli gözetlemeye ve işin aslı binanın içine kameralar yerleştirmeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | تحتاج هذه القضية إلى مخبرين ومراقبة على المدى الطويل وإلى أجهزة تنصّت |
Aynı zamanda gerçek dünyayla. Tüm dikkatler bu davanın üzerinde. | Open Subtitles | وبالواقع أيضاً، هذه القضيّة شديدة الأهميّة |
Çünkü, hızlı bir dava düşürme kararı alabilmek için bu davanın gerçekler göz önüne alınarak düşürülesi gerektiğini iddia ediyoruz. | Open Subtitles | لأنهُ في مَصلحةُ إصدارُ حُكم سَريع وسنجادل بأن هذه الدعوى يجبُ أن ترفض بناءُ على الحقائق |
Şahsen bu davanın duruşmasına gittiğim için çok mutluyum | Open Subtitles | شخصيا أنا سعيد جدا بالذهاب الي المحكمة بهذه القضية. |
Afedersiniz.bu davanın hazırlığı için Adalet Baklanlığındaydım, | Open Subtitles | عذراً. لقد كنت فى وزراة العدل أتحضر من أجل تلك القضية |
Sayın Yargıç, ben ve büromdaki beylerin ayrıntılı bir soruşturma yaptığı bu davanın çok garip bir doğası var. | Open Subtitles | فضيلتكم، نظرا للطبيعة الغريبة لهذه القضية انا والسادة بمكتبي قمنا بتحقيقات تفصيلية بها |
Bu yüzden bu davanın kapanması babamın en büyük arzusu. | Open Subtitles | لهذا ابي يرغب بجديه في ان يتم غلق هذا القضيه |
bu davanın sürmesine izin vermek korkunç bir adli hata olacaktır. | Open Subtitles | السماح لهذه المحاكمة بالمضي قدما سيكون إجهاضا مقرفا في حق العدالة |