Yalnızca o araçların elektronik etkinliğe sahip olacağı söyleniyor ama Bu doğru değil. | TED | يدعون أنهم سيكونوا الوحيدين الذين يملكون سيارات كهربائية فعالة، لكن هذا غير صحيح. |
Masrafları aksesuar ve figüranların arkasına saklıyor. Bu doğru değil. | Open Subtitles | إنها تخفي مبالغ ضخمة بداع الديكورات والإضافات، هذا غير صحيح |
Bebeğin babası, aynı zamanda bebeğin kuzeni. Bu doğru değil. | Open Subtitles | والد الطفل أيضآ هو أبن عم الطفل هذا ليس صحيح |
Bu doğru değil. Ross, senin hayalin mi? | Open Subtitles | ذلك لَيسَ حقيقيَ روس، هَلْ هذا خيالِكَ؟ |
Bu doğru değil. Koothrappali ve Wolowitz her zaman geliyor. | Open Subtitles | هذا غير صحيح كوثربلي و وولتس يأتيان هنا طوال الوقت |
Bu doğru değil. Doğru görünmüyor. Bu yanlış bir şey. | Open Subtitles | إن هذا غير صحيح فقد كانت متزوجة مني يا سكوت |
Bu doğru değil. Bu iki duvarın beyaz olması lazım. | Open Subtitles | هذا غير صحيح ، ينبغي أن يكون هذان الحائطان أبيضان |
Çoğu kadın, erkekler çocuk gibidir der. Ama Bu doğru değil. | Open Subtitles | كثير من النساء يقولون أن الرجال كالأطفال ولكن هذا غير صحيح |
Bu doğru değil. Brooks Brothers'dan sana küçük bej rengi bir takım almıştım. | Open Subtitles | هذا غير صحيح,لقد أحضرت لك بدلة صوف في بروكس بروزرس.إنها هناك |
Öyle söyleme. Bu doğru değil, Neal. | Open Subtitles | لا تقل هذا عن نفسك هذا غير صحيح يا نيل, حقا إنه غير صحيح |
Bu doğru değil! Üç gözü vardı, üç eli değil. | Open Subtitles | هذا ليس صحيح, إنه لديه عين ثالثه ليس يدا ثالثه |
Ama Bu doğru değil! Janet söylüyorsa bu yalan demektir. | Open Subtitles | حسنا ، هذا ليس صحيح اذا قالت جانيت ذلك ، فاٍنها تكذب |
Hayır, Bu doğru değil. Yıllar önce olanlara ne demeli? | Open Subtitles | لا، هذا ليس صحيح ، ماذا عن السنوات الماضية؟ |
Bu doğru değil bebeğim. | Open Subtitles | الطفل الرضيع، ذلك لَيسَ حقيقيَ. |
T Nine, Bu doğru değil, böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | حسناً ماما تي ذلك ليس صحيحاً بالكلية،أنا لم أفعل ذلك |
Size panjurların tozunu almak için zamanım yok diyebilirim ama Bu doğru değil. | TED | يمكننني القول ليس لدي الوقت لإزالة الغبار عن ستائري ولكن هذا ليس صحيحًا. |
Bu doğru değil. Unutmaya çalışan sensin. | Open Subtitles | ذلك ليس حقيقي أنت من تحاول أن تنساني |
- Hayatında olmamı istemediğin besbelli. - Bu doğru değil. | Open Subtitles | من الواضح أنكِ لا تريديني بجوارك هذا ليس حقيقي |
Bir tek kişiyi bin kilometre karelik bir alanda bulmanın, samanlıkta iğne aramaya benzediği söyledik ama Bu doğru değil. | Open Subtitles | كنا نقول أنّ عليهم تحديد مكان رجل واحد في ألف ميل مربّع، إبرة في كومة قشّ لكن ذلك ليس صحيح |
Bu doğru değil. Sen onu gerçeğe dönüştürüyorsun. Ama doğru değil. | Open Subtitles | لا، ذلك غير صحيح أنت تجعل ذلك صحيحًا، لكنه ليس كذلك |
İyi de, Bu doğru değil, ve onlara düşündüklerini vermeyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس حقيقياً, ولا أملك أن أجعلهم يفكرون بذلك. |
Bak, bazı yanlış kararlar vermiş olabilirim ama parmaklarımı kırmak, Bu doğru değil! | Open Subtitles | انظر , انا اعلم انني قمت بقرارات خاطئة ولكن كسرك لي اصبع هذا ليس بصحيح |
Bu doğru değil. Bazen rehineler için fidye isterler. | Open Subtitles | ذلك ليس صحيحا هم يضعون أحيانا فدية على رهائن |
Bak, bunu suçluluk duygusundan kurtulmak ya da acıdığım için yaptığımı düşündüğünü biliyorum ama Bu doğru değil. | Open Subtitles | انظر . أنا أعلم أنك تظن أني أفعل هذا بدافع الشفقة أو الذنب لكن هذه ليست الحقيقة |
Bu doğru değil, efendim. Burada soğuktan ölüyorum. Doğru değil. | Open Subtitles | هذا ليس صائباً ياسيدي.سألقى حتفي من البرد هنا.هذا ليس صائب. |
- Bu doğru değil. Biz varız. - Pek sayılmaz. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقى , نحن معكى - على الإطلاق - |