Ama bu güveni ihlâl edersen o zaman ıslahevine gidersin. | Open Subtitles | ولكن إن تعديتِ على هذه الثقة فستعودين للاصلاحية |
Çünkü ortaklığı verirken bana güvendin ve ben de seni karanlıkta bırakmayarak bu güveni boşa çıkarmamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لأنكِ وثقتِ بي بوضعيّ شريك وأحاولُ بأن أردّ هذه الثقة .بإخباركِ بجميعِ المستجدات |
Size güveniyorlar. bu güveni kullanmanızı istiyorum. | Open Subtitles | هم يثقو فيك اريدك منك استخدام هذه الثقة |
Ve bu güveni mantıklı bir kuşkunun ötesine geçecek ve güvenimizi sarsacak kanıtlara ulaşana dek de savunmak. | Open Subtitles | و الدفاع عن تلك الثقة حتى نحصل على دليل قوى يؤكد عكس ما نثق به |
Şu anda, sana inanıyorlar ve sana hizmet etmeye hazırlar ama sen bu güveni mantıksız kararlar vererek bozarsan kısa zamanda senden uzaklaşacaklardır. | Open Subtitles | هم يصدقونك حالياً، وهم مستعدون لخدمتك، لكن إن زعزعت تلك الثقة بقرارات غير عقلانية، فسيتخلون عنك. |
Eğer bu güveni kaybedersek, sokaklardan silahları toplayamayız. | Open Subtitles | لو فقدنا تلك الثقة لن تأتي الأسلحة من الشوارع |
bu güveni ihlal etti. Ona hiçbir şey borçlu değiliz. | Open Subtitles | لقد حطم هذه الثقة نحن لا ندين له بشئ |
Sen bu güveni yıktığında cehennemin kapılarını açtın dostum. | Open Subtitles | عندما تحطم هذه الثقة ... يارجل, لقد فتحت بوابات جهنم ... |
Sen bu güveni ihlal ettin. | Open Subtitles | لقد خنتم هذه الثقة |
- bu güveni kazandı. | Open Subtitles | هو إستحق هذه الثقة |
Sana güvendim ve sen de bu güveni kırdın. | Open Subtitles | لقد وثقت لك، وكسر هذه الثقة. |
(Kahkahalar) (Alkışlar) İnanıyorum ki, insanlar bu güveni kazandığında -- ki biz bunu IDEO'da hep görüyoruz -- hayatlarında gerçekten mühim olan şeyler için çalışmaya başlıyorlar. | TED | (ضحك) (تصفيق) أؤمن حقاً بأنه حينما يستعيد الناس هذه الثقة -- ونحن نراها طوال الوقت في كلية التصميم و شركة IDEO -- لقد بدؤوا بالعمل على أشياء مهمة للغاية في حياتهم. |
"Ama şimdi size söylemekten pişmanlık duyarak kendisi bu güveni hilekâr bir şekilde boşa çıkarmıştır." | Open Subtitles | في نفس الروح، لكنني الآن يؤسفني أن أبلغكم بأنه قد أنتهك تلك الثقة بأكثر الطرق خِداعاً |
Eylemleriniz ve bu güveni yıkmanız sorumsuz bir hareketti ve bu ülkenin güvenliği açısından ciddi sonuçlara yol açabilirdi. | Open Subtitles | تصرفاتك بكسر تلك الثقة كانت عديمة المسؤولية وكان يمكن لعواقبها أن تكون وخيمة على أمن هذا البلد. |
O yüzden yapılacak çok fazla ev ödevi var. Çok küçük yaşlarda bu cinsiyet ayrımlarını ortadan kaldırmak için küçük kız çocuklarına bu güveni aşılamalıyız, en az erkek kardeşi kadar başarılı olabileceğini söylemeliyiz. | TED | إذًا مازال لدينا الكثير من العمل الفعلي - لإزالة كل هذه التحيزات الجنسانية في سن مبكر جدا؛ غرس تلك الثقة في تلك الفتاة؛ لنقول لها أنه يمكنها أن تبلي نفس بلاء أخيها أو أحسن. |
Krallığımı korumak için bu güveni kullanmalıyım. | Open Subtitles | لذا يجب استغلال تلك الثقة لحماية مملكتي |
Susan, Star City'i umursadığını iddia eden biri olduğuna göre bence Star City'e, benim bu güveni kazanma fırsatımı, fırsat olarak onlara vermen gerekiyor. | Open Subtitles | لكن يا (سوزان)، بصفتك شخص يعلن اهتمامه بمدينة (ستار) فأظنك مدينة لأهل مدينة (ستار) بمنحي فرصة لكسب تلك الثقة |
Senatör Davis bu güveni suiistimal etmiştir. | Open Subtitles | السيناتور (دايفيس) إنتهك تلك الثقة |
Paul bu güveni asla yıkmazdı. | Open Subtitles | ! بول ما كان ليكسر تلك الثقة |