bu kutunun içinden güzel bir şeyler çıksa iyi olur. | Open Subtitles | حسنا، من الأفضل أن يكون شيء جيد في هذا الصندوق |
Eğer bu kutunun içinden çıkacak olan şeyi engelleyebilirsem, evlerine dönecekler. | Open Subtitles | ان أمكنني منع ما بداخل هذا الصندوق من الخروج سيغادرون جميعهم |
Işık rengini soldurduğu için bu kutunun içinde tutmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نبقيها في هذا الصندوق لأن الضوء قد يبهتها |
Ama hiçbir Karanlık Olan bu kutunun içindekine sahip olamaz. | Open Subtitles | لكنْ لمْ يحز أيّ قاتم على ما بداخل ذلك الصندوق |
bu kutunun içindeki, 30 cadde temizlememe mal oldu. | Open Subtitles | ما يوجد فى ذلك الصندوق يمنحك 30درباً, أنانى. |
bu kutunun rengi, senin arabanın rengine benziyor baba. | Open Subtitles | أتعرف , ألوان هذه العلبة مثل ألوان سيارتك أبي |
bu kutunun rengi, senin arabanın rengine benziyor baba. | Open Subtitles | اللون الموجود على هذه العلبة يبدو تماماً مثل ألوان سيارتك يا أبى |
bu kutunun üzerinde müzik sektörü için nasıl gerçek ve mükemmel bir eğitim aldığımın farkında değildim. | TED | لم يكن لدى أي فكرة كم هو مثالي التعليم الذي احظى به للأعمال الموسيقية على هذا الصندوق. |
Colorado'da tahta bir kutu aldım ve bu kutunun içine bir dolar banknotu, bir kalem ve bir çatal koydum. | TED | أخذت صندوقا خشبيا، ودفنت دولارًا ورقيًا وقلماً و شوكة طعام داخل هذا الصندوق في كولورادو |
Kesinlikle bu kutunun içinde, TV'siz kaldık. | Open Subtitles | بالتأكيد أنا محبوس في هذا الصندوق بلا تلفاز |
bu kutunun içinde ikiye ayrılmış bir oyuk var. | Open Subtitles | داخل هذا الصندوق توجد فجوة و هذة الفجوة مقسمة إلى نصفين |
bu kutunun ne yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما هذا الصندوق لكنّي أعرف ماذا يفعل. |
Bütün hayatım bu kutunun içinde. Kargoya vermek için çok değerlidir. | Open Subtitles | الشيئ الموجود في هذا الصندوق انه ثمين جداً |
Küpün radyasyonunu alabilir ve bu kutunun içine verebiliriz. | Open Subtitles | استطعنا ان ناخذ طاقه إشعاع من المكعب فى ذلك الصندوق |
Şimdilik sadece bu kutunun değerli bir parça olduğunu bilmen yeter. | Open Subtitles | أكتفي بقول , إن ذلك الصندوق قطعة من بضاعة ثمينة. |
Şimdi sana bu kutunun içinde ne olduğunu söylemek zorunda değilim. | Open Subtitles | الان لا يتوجب علي ان اخبرك ما بداخل ذلك الصندوق |
Pekala, hadi bi bakalım gerçekten bu kutunun içinde ne var evlat ha? | Open Subtitles | حسناً لنرى الآن ما عندك في ذلك الصندوق يا بني |
İhtiyacım olan şey de, bu kutunun içine ulaşmak. | Open Subtitles | و ما أنا في حاجة اليه هو فتح ذلك الصندوق |
Gördüğüm kadarıyla daireler çiziyorsunuz, ve kimi takip ettiğinizi de biliyorum. On beş mil geri. "bu kutunun içindekiler insan kullanımı için uygun değildir." | Open Subtitles | أراكم تُحلقون بشكل دائري و أنا أعلم من تلحقون "محتويات هذه العلبة غير صالحة للاستهلاك البشري" |
Ama bunu aldın çünkü sezgilerinle de olsa bu kutunun asıl baban olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | ولكنك أخذت هذه لأنّ هنالك جزء منك يعلم أنّ هذه... هذه العلبة... هي والدك الحقيقيّ |
bu kutunun içinde çok güzel anılar da var. | Open Subtitles | هذه العلبة مليئة بالذكريات السعيدة. |