Bunu söylememin nedeni ise... ...bu problemin yeni çıktığını sanmak gibi bir fikre sahip olabilmenizdir. | TED | والسبب الذي يجعلني أقول ذلك أنكم ربما تظنون أن هذه المشكلة حديثة نسبيا |
Doktorlar ve vatandaşlar olarak bu problemin köküne inme fırsatımız var. | TED | لدينا فرصة، كأطباء وكمواطنين، لنعالج هذه المشكلة من جذورها |
Şimdi işin aslı, ekonomik gelişim ve yoksulluğu azaltma konusunda geleneksel uzmanlar bu problemin nasıl çözüleceğini bilmiyor. | TED | الآن الحقيقة هي، أن الخبراء التقليديون في التطوير الإقتصادي وتخفيف الفقر، لا يعرفون كيف يحلون هذه المشكلة. |
Artık, bu problemin çözülebileceğine daha fazla inanıyorum. | TED | والآن، فإنني متفائل إلى حد ما بأن هذه المشكلة يمكن أن يتم حلها. |
Lakin bu problemin bir çözümü var. | Open Subtitles | في القرون المنقضية ولكن هناك حل لهذه المشكلة |
Hayatın boyunca bu problemin vardı konuşmaya başladığından beri. | Open Subtitles | هل كان لديك هذه المشكلة طوال حياتك، منذ ذلك الحين هل يمكن أن نتحدث. |
Birincisi bu problemin kişiliğinin diğer bölümünü nasıl etkilediğini düşünmen gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً ,أولاً تحتاج للتفكير بشأن ,كيف تؤثر هذه المشكلة على جزء من شخصيتك |
Daha pahalı bir problem olmadan bu problemin ortadan kalkmasını sağlayabiliriz. | Open Subtitles | الأن، نستطيع ان نجعل هذه المشكلة ترحل قبل ان تصبح مشكلة اكثر تكليفاً |
Kendime bu problemin kökünü kazımadan durmayacağıma söz verdim. | Open Subtitles | ووعدي الشخصي انني لن ارتاح حتى نقضي على هذه المشكلة نهائياً |
Nihayet, bu problemin küresel düzeydeki büyüklüğünü gözler önüne sermek adına kitabımı yazmaya oturdum. Kitabımın gösterdiği şey dünyadaki yemek ziyanının, ülke ülke ayrı olarak analiz edilmesidir. | TED | في النهاية، قررت أن أكتب كتابي، للتدليل على حجم هذه المشكلة على نطاق عالمي. ما يوضحه هذا هو هبوط المستوى المحتمل لمخلفات الطعام في كل دولة من دول العالم. |
Kronik hastalıklarla ilgili asıl ilginç olan şey, örneğin bir kişinin problemi kişiyi hastaneye ve acil servise yönlendiriyorsa bu problemin tek bir gecede oluşmaması. | TED | ولكن الأمر المهم حقاً عن الأمراض المزمنة هو أن الشخص على سبيل المثال، عندما تكون لديه مشكلة تؤدي إلى ذهابه إلى غرفة الطوارئ، لا تحدث هذه المشكلة بين عشية وضحاها. |
bu problemin bir bölümü var ki, bunu çözebileceğimi düşünüyorum... ömrümü bu problemin bu bölümü üzerinde çalışarak geçirdim. | TED | هناك جزء من هذه المشكلة أعتقد أنني أستطيع حله - الجزء الذي قضيت حياتي في العمل على حله. |
bu problemin vahameti beni gerçekten hayal kırıklığına uğratıyor. | TED | إن ضخامة هذه المشكلة أحبطتني بحق. |
bu problemin kanıtla çözülmesi gerekiyor. | Open Subtitles | هذه المشكلة بحاجة للعلاج المباشر |
....bu problemin artık problem olmadığı mı. | Open Subtitles | أن هذه المشكلة ليست مشكلة بعد الآن |
Ama bu problemin zorluğu ve aktif bir şekilde bunun farkında olmamamız, 'Pragmatik Kaos' un sahip olduğu etkileri değiştirmiyor. | TED | ولكن العائق الاكبر في هذه المشكلة هو اننا لا نملك حتى اليوم كتابة واقعية لما يجري في تلك الخوارزمية ولا نملك ضبطها انها تتصرف بصورة ما عن طريق استقراء عام ولكنها تملك تأثيراً واسعا فخوارزمية الفوضى البرجماتية |
Ama geçtiğimiz yıl Paul Crutzen bu araştırmayı yayınladı ve... ...genel olarak daha önce söylenenleri söyledi: Belki de bu problemin çözümünde... sağladığımız yavaş ilerleme ve belirsiz sonuçlar yüzünden... ...bunun gibi şeyler hakkında konuşmamız gerekmekte. | TED | و لكن في العام الأخير, قام بول كروتزون بنشر هذا المقال قائلا تقريبا كل ما قيل من قبل: مع الأخذ في الإعتبار معدلنا البطىء جدا في التقدم في حل هذه المشكلة, و النتائج الغير مؤكدة يجب علينا أن نفكر في أشياء كهذه |
Carol, beni bu problemin icabına bakmam için aradın. | Open Subtitles | (كارول)، لقد طلبتِ منّي تدبر هذه المشكلة. |
Aynı şekilde gözetim memurları, hakimler, emniyet teşkilatı zincirinde elini taşın altına koyanlar. Çünkü onlar da bizim gibi kendimizi bu olayın dışında tutamayacağımızı, ceza davaları açılarak, hapishaneleri ağzına kadar doldurarak bu problemin çözülemeyeceğini fark ettiler. | TED | والشيئ نفسه كان يحدث مع ضباط مراقبة السلوك ومع القضاة. وتكرر الأمر مع أناس في أماكن عليا من أجهزة تطبيق القانون لأنهم توصلوا لذات القناعة التي وصلنا لها، أننا لن نتمكن من القيام بالإعتقالات الكافية للقضاء على المشكلة ولن نتمكن من إجراء المحاكمات الكافية ولن تقدر على ملئ السجون بعدد يكفي من أجل التخفيف من حدة هذه المشكلة. |
Ve diyelim ki bu problemin çözümü o kadar basit ki başarısız olması için... | Open Subtitles | ودعينا نقول ان الحل لهذه المشكلة .. هو سهل جداً اساسي جداً .. بحيث ان .. الفشل في الاعتراف له هو |