Ve bu soruna için en basit çözümü düşünmeye çalıştık. | TED | ثم فكرنا بأكثر الحلول بساطةً نستطيع تنفيذها لحل هذه المشكلة. |
Emin olmanızı istiyorum, gerçekten emin olun, bu soruna radikal bir çözüm bulup bunu görebileceğimizden emin olun. | TED | بل أريد أن تتحلّوا بالقناعة، بقناعة حقيقية أن بمقدورنا أن ننجح في حل هذه المشكلة وأن نشهد تلك اللحظة. |
Tütün, günümüzün en büyük küresel sorunlarından biri ve çoğumuz bu soruna farkında olmadan ortak olabiliyoruz. | TED | التبغ هو واحد من أكثر القضايا العالمية الملحة في وقتنا ومعظمنا متواطيء في هذه المشكلة أكثر مما قد يدرك. |
Bugün anlatacağım, şimdi anlatacağım, bu soruna yeni bir yaklaşım. | TED | حسنا، ما سأحدثكم اليوم عنه، ما سأتحدث عنه الآن، هو نظرة جديدة لهذه المشكلة |
Ama bu kuşlar, bu soruna etkili bir çözüm geliştirmişlerdir. | Open Subtitles | لكن هذه الطيور ، طورت حل فعال لهذه المشكلة |
Onlarla konuştuğumuz zaman bu soruna kimin neden olduğunu bulup eve dönmenin bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما يمكن أن نجد أيا من يسبب هذا الاضطراب ايجاد طريق للمنزل |
bu soruna yol açan diğer bir ciddi felaket ise, aşırı derecede şiddete başvurulması ve bu, dünya çapında muazzam şekilde artmakta. | TED | والمفسدة الأخطر هنا التي تسبب هذه المشكلة هي اللجوء إلى العنف بشكل متزايد وهذا يزداد بشكل مخيف حول العالم. |
Ben 1999'da bir deneyle bu soruna dikkat çekmeye başladım, ki bu deney Yeni Delhi'de yaptığım basit bir deneydi. | TED | لقد بدأت في عام 1999 في محاولة لمعالجة هذه المشكلة بتجربة، والتي كانت تجربة بسيطة جدا في نيودلهي. |
5 dakika önce ise sakin bir şekilde bu soruna zeki bir çözüm bulmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | مقابل خمس دقائق مضت عندما كنت أحاول إيجاد حل ذكي إلى هذه المشكلة |
Kölelik iğrenç bir şey ve öyle de ilan edilmesi gerekiyor, fakat biliyorum ki, ne benim ne de başka birinin bu soruna acil bir çözümü yok. | Open Subtitles | الأبادة شيئاً منبوذاً ويجب أن يعلن عنه بصوت عالي لكني لا أَستطيع ذلك ولا أي رجل يستطيع حل هذه المشكلة |
Sayenizde bu soruna bütün dünyanın ilgisini çekeceğiz. | Open Subtitles | شكراً لكم يا رفاق سوف نعطي هذه المشكلة إهتماماً عالمياً |
bu soruna kim sebep oluyor bilmiyorum ama Audrey beden değiştirdiğin kişinin sır sakladığın biri olduğunu söyledi. | Open Subtitles | انا لا اعلم من يسبب هذه المشكلة ولكن اودري قالت انك تتحول مع شخص تقوم باخفاء سر معه |
bu soruna senin için bakardım ama bakamam çünkü Mustafa'yı temsil ediyorum. | Open Subtitles | أود أن أنظر إلى هذه المشكلة لك، ولكنّي لا أستطيع حيث أنّي أمثّل مصطفى |
Hepimiz bu soruna bulaştık. | TED | جميعنا متورطون في هذه المشكلة. |
Öyle yapayım. Çünkü ben de bu soruna basit bir çözüm bulmak istiyorum. | Open Subtitles | سأفعل ذلك لأنني أيضاً أريد إيجاد حل بسيط لهذه المشكلة |
bu soruna ayrılmış koca bir bölüm vardır. | Open Subtitles | ثمة قسم كامل مكرس لهذه المشكلة |
Böylece onlar da bu soruna son noktayı koyabilirler. | Open Subtitles | ويمكنهم وضع حد لهذه المشكلة بشكلٍ نهائي |
Bende "bu soruna kolay bir çözüm var" dedim. | TED | قلت "حسنا هنالك حل بسيط لهذه المشكلة" |
O yüzden bu soruna sahipsin. | Open Subtitles | انه السبب في حصولك على هذا الاضطراب |