Olağan dışı birşey hatırlamıyor ama eşi oyun esnasında bu videoyu çekmiş. | Open Subtitles | الآن، لم يُلاحظ شيء مُريب لكن زوجته صورت هذا الفيديو من البطولة |
Umuyorum ki bu videoyu izleme nedeniniz inanılmaz bir şey başarmış olmamdır. | Open Subtitles | هذهِ أمنيتي، إن كُنت تُشاهد هذا الفيديو شيءٌ لا يُصدق قد حدث |
bu videoyu valiye götürdü ama vali hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | لقد أخذ هذا الفيديو للحاكم، ولم يفعل الحاكم أي شيء |
Chuck, bu videoyu izliyorsan bir şeyler ters gitti. | Open Subtitles | تشك, لو استلمت هذا المقطع, فهنالك شيئا ً ما خطير جدا ً حدث. |
bu videoyu Howard Amis'in ofisinde gördüm. | Open Subtitles | رأيت ذلك الفيديو في مكتب هوارد ايمس, |
Bende gitmek istiyordum. bu videoyu izlemek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | كُنت أنوى الرحيل أرغب فى أن أشاهد هذا التسجيل |
bu videoyu yapan çocuklarla derhal konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج للحديث مع هؤلاء الأولاد الذين صنعوا هذا الشريط فورا |
bu videoyu 18 yıl önce ikizlerin doğum günü partisinde çekmiştim. | Open Subtitles | أخذت هذا الفيديو قبل 18 عاما في حفل عيد ميلاد للتوائم. |
KA: Geçen yıl, Bear Vasquez Yosemite Ulusal Parkındaki evinin dışında çektiği bu videoyu yolladı. | TED | ك. أ: نشر بير فاسكويز هذا الفيديو في السنة الماضية والذي صوره خارج بيته في منتزه يوسمايت الوطني. |
ama bu videoyu 10 milyar kez yavaşlatıyorum ki ışığı hareket halinde görebilelim. | TED | ولكنني سأقوم بإبطاء هذا الفيديو بمقدار 10 مليارات مرة حيث يمكنك أن ترى النور يتحرك. |
bu videoyu gözlerle izlediğinizi ve kulaklarla duyduğunuzu biliyorsunuz. | TED | أنت تعلم أنّك تشاهد هذا الفيديو بعينيك، وتسمعه بأذنيك. |
O çipler ve onlardan yayılan elektronlar, bu videoyu izlediğiniz bilgisayarı çalıştırıyor. | TED | تقوم هذه الرقاقات والإلكترونات المنتشرة بها بإمداد الكمبيوتر الذي تستخدمه الآن لمشاهدة هذا الفيديو بالطاقة. |
Muhtemelen şu anda, bu videoyu izlerken oturuyorsunuz. Oturma; kısa süreli olduğunda sorun yaratmayabilir ancak | TED | من المرجح أنك تشاهد هذا الفيديو وأنت جالس وبقاءك جالسًا بضع دقائق لمشاهدته هو أمر لا بأس منه |
Gelecek bu. Gecen yil Cape Town da bu videoyu kaydettim. | TED | إلتقط هذا الفيديو في كايب تاون السنة الماضية |
"bu videoyu acil olarak izlemeniz gerek" | Open Subtitles | من الملحّ أن تطّلعوا على هذا المقطع المصوّر مواطن مهتمّ |
YouTube'da bu videoyu buldum ama sanırım bu tam olarak akıllarında olan şey değildi. | Open Subtitles | لقد وجدت هذا المقطع باليوتيوب لكني غير متأكد بأن هذا ما كانوا يتوقعون |
bu videoyu zor bir zamanımda yapmıştım. | Open Subtitles | لقد صنعت ذلك الفيديو خلال مرحلة صعبة |
Alicia Garcia-Bloom bu videoyu gördü ve senin El Gato olduğunu anladı | Open Subtitles | آليشيا " شاهدت ذلك الفيديو " " وتعرفت عليك بإسم " إل غاتو |
Herhalde bu videoyu yanında taşıyorsundur. | Open Subtitles | وأظن أن هذا التسجيل بحوزتك الآن. لست بهذا الطيش. |
Ertesi gün bana bu videoyu gönderdi. "Beni izle" yazıyordu. | Open Subtitles | وباليوم التالي، أرسلت لي هذا الشريط ومكتوب عليه "شاهدني" |
bu videoyu geçen hafta çektim. | TED | صورت مقطع الفيديو هذا في الأسبوع الماضي. |
Aslında Maggie'yle ilk başta pek iyi gitmedi, sonra bu videoyu aldım, ve ellerimde tatmin bir müşterim vardı. | Open Subtitles | في البداية , الامور مع ماقي لم تكن جيدة لكن بعدها شاهدت هذا الفديو و عندي عميل واحد راض حتى الان |
bu videoyu kaydettiler ve bunu 404 sayfalarına iliştirdiler ve bu oradaki herkesin kafasında bir ampul yaktı. | TED | اخذوا ذلك المقطع وادمجوه في صفحة 404 الخاصة بهم وكان كالمصباح اشع على كل الحضور في المكان |
bu videoyu... Bu köpeği vurdum. | Open Subtitles | تلك اللقطة لقد كان علي أن أطلق على الكلب |