Bu bir çıkmaz sokak. Benim adamımla ilgili hiçbir şey bulamayacaklar. | Open Subtitles | انها نهاية النهاية , انهم لن يجدوا ابدا شيئا ضد موكلي |
Kara lekeyi bana veren o ahmaklar buraya senden önce gelirlerse bunu bende bulamayacaklar. | Open Subtitles | بعد أن ناولني القراصنة البقعة السوداء وإذا عادوا مجددا قبل قدومك فهم لن يجدوا هذه معي |
Ve doğal olarak meslektaşların sızıntının kaynağını öğrenmek isteyecekler, ancak asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | وزملائكم سيريدون معرفة من سرب البيانات ولكنهم لن يعثروا على أي شيء |
Bir ceset bulunduğuna dair hiç bir şey yoktu. Tabi ki yok. Onu asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | لا اشارة على عثورهم على جثة, بالطبع لن يعثروا, ولن يجدوه ابدا |
Fakat bizi asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | لكنهم لن يجدونا |
Eğer beni vurmak istiyorlarsa, beni bulamayacaklar. | Open Subtitles | اذا كانوا يريدون اطلاق النار علي، فعليهم أن يجدوني. |
Vaktini boşa harcıyorsun. Hiçbir şey bulamayacaklar. Sana burada olmadıklarını söyledim zaten. | Open Subtitles | أنت تهدر وقتك، لن يجدوا شيء لقد أخبرتك أنهم ليسوا هنا |
Sophia'yı bulamayacaklar mı sence yani? | Open Subtitles | إذاً لا تضن بأنهم سوف يجدوا سوفيا هذا مافي الأمر? |
Beni o teröristlerle ilişkilendirebilecek hiçbir delil bulamayacaklar. | Open Subtitles | لن يجدوا دليلا لايجاد صلة بأولائك الارهابيين |
Polisler akıllarını oynatacak çünkü bir şey bulamayacaklar. | Open Subtitles | سوف يغضبون لأنهم لم يجدوا شيئا |
Tabii ki hiçbir şey bulamayacaklar. | Open Subtitles | لا عجب انهم لن يجدوا شيئا أبدا |
Polis, nehire düştüğünü sanıyor. Cesedini asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | .. الشرطة إعتقدت أنه قد سقط في النهر - لن يجدوا جُثته - |
Ve bu sefer beni suçlu bulamayacaklar çünkü bedenini asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | ولن أدان هذه المرّة، لأنّهم لن يعثروا على جثتك قطّ. |
- Bizi bulamayacaklar ve bu kronometre de bize kendimizi koruyacak aracı sağlayacak bu yüzden sana yalvarıyorum, şifreyi çöz. | Open Subtitles | لن يعثروا علينا وهذا الكرونومتر سيزودنا بُطرق لنحمي أنفسنا، لذا أتوسل إليك بفك الشفرة. |
Çoğalıcılar istedikleri kadar onun zihnini araştırabilirler, bunu bulamayacaklar. | Open Subtitles | الربليكيتورز يمكن أن يمسحو عقلها كما يريدون, لن يجدوه |
Ama ben haklıysam D.B. Cooper'ı hiç bir zaman bulamayacaklar çünkü hep onların gözü önünde olacak. | Open Subtitles | لكن لو كنتُ أنا مُحقة، فإنّهم لن يجدوه أبداً، لأنّه سيكون أمامهم مُباشرة. |
Bizi asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | لن يجدونا أبداً |
Bir gün gerçekten kaçacağım. Beni asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | سأنجح في الفرار ذات يوم، ولن يجدوني أبداً |
Travis'i asla bulamayacaklar. Bunu biliyoruz, değil mi? | Open Subtitles | ولن يستطيعوا ايجاد ترافيس ابدا تعلم ذلك كما اعلمه, صحيح؟ |
Bodrumda, onun cesedinin küllerini bulacaklar ama cesedi bulamayacaklar. | Open Subtitles | سيجدوا رماد جسمها في التسوية لكنهم لن يجدو الجثة |
- Bana kaçak damgası basarlar. - Seni bulamayacaklar. | Open Subtitles | سوف يضعوا عليّ علامة الهاربة - سوف لن يجدوك - |
Merak etme Celestine. Bizi asla bulamayacaklar. | Open Subtitles | لا تقلقِ يا سيلستين لن يجدوننا |
Hastaneyi ara. Kan tahlili iste. Kızın sisteminde amital bulamayacaklar. | Open Subtitles | أطلب فحص دم لن تجد " أماثول " في جسدها |
- Servi ağacı. - bulamayacaklar. | Open Subtitles | لن يعرفوها |
Kızın sisteminde amital bulamayacaklar. | Open Subtitles | أنك سوف لن اتجد اي مادة (أميتل) في دمها |