Tek buldukları şey, bir parça çamurlu hapishane kıyafeti bir kalıp sabun ve eski bir taş çekici bayağı yıpranmış bir halde. | Open Subtitles | كل ما وجدوه ملابس السجن الموحله قطعة صابون و مطرقة صخور قديمة |
Tek buldukları şey, bir parça çamurlu hapishane kıyafeti bir kalıp sabun ve eski bir taş çekici bayağı yıpranmış bir halde. | Open Subtitles | أندى دفرين هرب من سجن شاوشانك كل ما وجدوه كان ملابس متسخة و صابونة ومطرقة صخور قديمة |
Aslında buldukları şey, kemikler, sıvılaşmış et ve ezilmiş bir künye. | Open Subtitles | على ما يبدو ، كل ما وجدوه عبارة عن عظام ، ولحم على شكل حسائي و علامة كلب متهرئة |
Tek buldukları şey bodruma açılan yeni yapılmış bir ambar kapağıymış. | Open Subtitles | وكان جلّ ما وجدوه هو كوّة مقتطعة من الأرضيّة، لها وصول للطابق السفلي. |
Pazartesi günü buldukları şey, erken evrenin uzay-zamanının çınlamasının kanıtıydı. Bunlara, en temel dönemden kalma kütleçekim dalgaları diyoruz. Nasıl bulduklarını anlatayım. | TED | ما وجدوه يوم الإثنين كان دليلا عن رنين نظام الزمكان المتعلق بالكون الأولي، ما نسميه موجات الجاذبية من العصر الأساسي، وإليكم كيف اكتشفوا ذلك. |
Fakat ilk buldukları şey, ölü bir çocuktu. | Open Subtitles | لكن أول ما وجدوه كانطفلاًميتاً. |
Tek buldukları şey kimyasal maddeler ve temizleme gereçleri | Open Subtitles | كل ما وجدوه مادة كيميائية مطهرة |
Tek buldukları şey kimyasal maddeler ve temizleme gereçleri. | Open Subtitles | كل ما وجدوه مادة كيميائية مطهرة |
Ama senin şanssızlığına, buldukları şey onları Silver Ridge'deki deponuza yönlendirecek düzinelerce gizli Verdiant belgesi oldu ve orada ne bulacaklarını da sana söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لسوء حظك ، ما وجدوه " كانت آلاف من الوثائق الداخلية لــ " فيرديانت " والتي ستقودهم إلى مخبأكم في " سيلفر ريدج |