Yani DNA dizisi bize etkili tedavi bulmak için yeterli bilgi vermez. | TED | فرسم شريط الحامض النووي فحسب لا يعطينا معلومات كافية لإيجاد علاجات فعالة. |
Süpermen'i bulmak için içerden bir bilgim olmadığını nerden biliyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تعرف أن ليس لدي طريقة لإيجاد سوبرمان؟ |
Bu bölgeler, Dünya gibi gezegenler bulmak için en isabetli yerler. | TED | فتلك هي المناطق ذات الفرصة الأفضل للعثور على كواكب تشبه الأرض. |
O halde bir yere yiyecek bulmak için gitmek zorundasın. | Open Subtitles | إذن عليكِ أن تذهبي إلى مكان ما للبحث عن الطعام. |
O ihtiyarı bulmak için bir sürü göze ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | انها الصحراء الكبرى تأخذ الكثير من العيون لتجد الرجل العجوز |
Kahrolası savaşınızdan teselli bulmak için bu sistemde koloni kurduk. | Open Subtitles | لقد استعمرنا هذا النظام لنجد السلوى بعيداً عن حربكم الرهيبة |
Size, dönüştürülecek insanlar olmayan bir vatan bulmak için o cihazı kullanabilirim. | Open Subtitles | أستطيع استخدام هذا الجهاز لأجد لكم موطنا, من دون وجود ناس لتحولوهم |
Tamam ama 50.000 dolar bulmak için mutlaka başka bir yol vardır. | Open Subtitles | حسنا، يجب ان يكون هناك طريقة اخرى للحصول على خمسون الف دولار. |
Bay Vogelsang değerli bir casustu. Onun katilini bulmak için elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | السيد فوجلسانج كان عنصراً فعالاً وثميناً لدينا سنفعل أي شيئ نستطيعه لإيجاد قاتلته |
Hey, Sen iç çamaşırı bulmak için eve küreler vardır. | Open Subtitles | مهلاً ، أنت التي انتقلت إلى المنزل لإيجاد ملابس داخلية |
Zayıf noktamı bulmak için her şeyi yapabilecek güçlü düşmanlarım var. | Open Subtitles | أنا لديّ أعداء أقوياء، الذي سيفعلون أي شيء لإيجاد نقطة ضعفي |
Diğer yandan leş yiyiciler, yiyecek bulmak için dolaşmak zorundadır. | Open Subtitles | زبّالون من الناحية الأخرى، يَجِبُ أَنْ يَتحرّكَ بسهولة لإيجاد غذائِهم. |
"Maymun" kelimesine uygun bir açılım bulmak için o kadar uğraşmıştım halbuki. | Open Subtitles | آه . بعد كل المشاكل التي مررت بها لإيجاد مختصر لـ مونكي |
Bapu her zaman Tanrıya giden yolu bulmak için uğraştı. | Open Subtitles | و كان بابو في كفاح دائم للعثور على طريق الله |
Saate bakalım ve Paskalya yumurtalarını bulmak için ne kadar süreniz kalmış görelim. | Open Subtitles | سألقي نظرة على السّاعة، لأرى كم ثانية تستغرق. للعثور على بيضتين لعيد الفصح. |
Anlaşılan eski dostlarımızı bulmak için koca bir öğleden sonramız var. | Open Subtitles | يبدو أن لدينا كل ما بعد الظهيرة للعثور على أصدقائنا القدامى |
Bir grup çocuk kayıp bir köpeği bulmak için bisikletimi ödünç aldı. | Open Subtitles | مجموعة من الأطفال قالوا أنّهم بحاجة لإستعارة درّاجتي للبحث عن كلب مفقود. |
Kişisel sorunları vardı ve kendini bulmak için Avrupa'ya taşındı. | Open Subtitles | لقد كان لديها بعض المشاكل الشخصية وانتقلت لأوروبا لتجد نفسها. |
Ama gerçekten sana daha iyisini bulmak için çok çalışıyoruz | Open Subtitles | ونحن نبذل قصارى جهدنا لنجد امرأة صالحة لتصبح والدة لك |
Onu bulmak için elimden ne gelirse yapacağım, tamam mı? | Open Subtitles | سأفعل مابوسعي أفضل مابوسعي لأجد لوسي،موافقة؟ أعلم أنك ستفعل ذلك |
Serhas'ın yerini bulmak için telefonunu izlemeyi denedim, fakat işe yaramıyor. | Open Subtitles | أحاول ان اتبع مكالمته للحصول على موقع زركسيس لكنه لا يعمل |
Eğer bunu size söylersem bu bilgiyi onu bulmak için kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا أنا كنت أن أخبرك ذلك أنت قد تستعمل المعلومات لإيجاده. |
Can düşmanımı bulmak için bir haftam kalmış olsaydı misafir ağırlamakla uğraşmayacağıma eminim. | Open Subtitles | اذا كان لدي اسبوع لايجاد عدوي الفاني أؤكد لك بأني لن اسلي الضيوف |
Umarım o belgelerde yazılanlar onu bulmak için gereken bilgileri verir. | Open Subtitles | نأمل أن يكون المكتوب في تلك الوثائق سيُعطينا ما نحتاجه لإيجادها |
2 tonluk balına yağı tortuda istiridye bulmak için eşeleniyor. | Open Subtitles | طنان من الدهن المتحرّك يطوف بحثاً عن البطلينوس في الرواسب |
Gerçek babasını bulmak için daha fazla uğraşmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه يريد ان يقضي بعض الوقت ليجد أبيه الحقيقي |
Evet daha iyi. Orijinal fotoğraflarınızı bulmak için biraz zorlanıyor. | Open Subtitles | إنها كذلك، فقط واجهت مشكلة في إيجاد صورة أصلية لك. |
Bunun için, kaynağı boşlukta bulmak için iki kulağa gelen sesleri karşılaştırır. | TED | لتحقيق ذلك فهو يقارن الأصوات الآتية إلى الأذنين لتحديد المصدر في الفراغ. |
Neden buraya geldin? Muhafızı bulmak için sonra buluşacaktık. | Open Subtitles | لماذا أنت هنا، اعتقدتنا سنذهب للمتحف حتى نجد الحارس |