Onlara senin onları terk ettiğini söyledim yollarını bulmaları için pusuladan başka hiçbir şey bırakmadığını söyledim. | Open Subtitles | قلتُ لهما أنّكَ هجرتهما، تاركاً بوصلةً فقط لإيجاد طريقهما. |
Onlara yerlerini bulmaları için yardım ediyorum. | Open Subtitles | إنّما أساعدهم فقط لإيجاد مكان لهم هنا. |
Adayı daha önce yönetmiş bir cadı olan Sycorax'ın oğlu, ilk başlarda sürgünlere yer bulmaları için yardım ediyordu. | TED | ابن سيكوراكس، الساحرة التي حكمت الجزيرة سابقا، ساعد بدايةً المنفيين ليجدوا لهم موضع قدم |
Babasız bir çocuk ve çocuksuz bir adama birbirlerini bulmaları için bu şans verildi. | Open Subtitles | طفل بلا أب ورجل بلا طفل حصلوا على هذه الفرصة ليجدوا بعضهم |
Bir enkaz veya ceset bulmaları için sahil güvenliğe haber verdik ama henüz bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | أرسلنا خفر السواحل بحثًا عن علامات حطام أو جثّة، ولكن لا شيء حتّى الآن |
Savaş bitince, Eventine beni bulmaları için adamlarını buraya yolladı. | Open Subtitles | وبعدما انتهت الحرب، بعث (إيفنتاين) بجنودٍ إلى هنا بحثًا عني. |
Birinin onları Depo 2'yi bulmaları için kiraladığını düşünüyorsun | Open Subtitles | -أتعتقدين أن شخص أستأجرهم ليجدوا مدخل المستودع 2؟ |
Katili bulmaları için polise yardım. | Open Subtitles | أساعد الشرطه ليجدوا الجانى |
Daniel'ı bulmaları için bir şans ver, tamam mı? | Open Subtitles | فقط أعطهم الفرصة ليجدوا ( دانييل ) حسناً ؟ |
Marcel, seni bulmaları için şehri mahvediyorlar.. | Open Subtitles | (مارسل) كلّفهم بتمزيق المدينة بحثًا عنك |