Yaklaştığım insanların büyük çoğunluğu benimle buluşmayı kabul etti. | TED | وافق معظم الأشخاص الذين تواصلت معهم على مقابلتي. |
buluşmayı kabul ettiğin için sağ ol. Sana bir mesajım var. Vida Surat öldü. | Open Subtitles | شكراً لأَخذك هذا الإجتماع يا رجل َلدي رسالة لك سكروفيس قد مات |
Daha düşük bir fiyat söyleyip orta yolda buluşmayı beklememelisiniz. Bunu anlıyor musunuz? | Open Subtitles | ولا يمكنك أن تعرض سعر أقل وتتقوقع أن نلتقي في نقطة ما بالمنتصف, أتفهم؟ |
Ben, demiryolları için ürünler üreten bir şirketin görevlisi kılığındaydım ve buluşmayı beklemeye başladım. | Open Subtitles | غطائي كان عمل رسمي في مصنع قوي لمعالجة المواد الخام لسكة الحديد الفرنسية المتسلطة انتظرت بعد وصولي الموعد لبعض الوقت |
Saati ve yerini bilmeden bu buluşmayı nasıl takip etmeyi teklif ediyorsun? | Open Subtitles | خلال الـ 12 ساعة القادمة وكيف كان اقتراحك بخصوص تعقّب هذا الاجتماع |
Mütevazı hizmetkârınız olarak, ...eğer benimle Sydenham Sarayında buluşmayı düşünürseniz çok minnettar olurum. | Open Subtitles | كخادمك المتواضع أنا سأكون ممتناً جداً إن استطعت تدبر لقاء معي في قصر سيدنهام |
Ben buluşmayı bırakmak için evlendim, bana cazip gelmiyor. | Open Subtitles | أنا متزوج، إذاً سأتوقف عن المواعدة لذا المواعدة ليست حافزاً كبيراً |
Gayretli bir savcı, Tara'nın Otto'yla buluşmayı planladığını ve haçı da onun ne için kullanılacağını bilerek içeriye soktuğunu savunabilir. | Open Subtitles | مدعي متعجرف قد بدلي بأنها تآمرت للقاء معها , بينما قامت بتمرير المعلومات |
Çok zamanın olmadığını biliyorum ve benimle buluşmayı kabul ettiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | أعرف انك لا تملك الكثير من الوقت وشكرا لك لــي مقابلتي |
Benimle buluşmayı kabul ettiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | شكر لموافقتك مقابلتي بالطبع لنأمل ان يكون هذا افضل |
Bu buluşmayı ayarlamak aylarımı almıştı. | Open Subtitles | إستغرقني الأمر أشهراً لإقامة هذا الإجتماع |
Gizli görevdeyken, her zaman buluşmayı kendiniz ayarlamak istersiniz. | Open Subtitles | في التجسس السري، دائما تريد بأن تكون من يحدد الإجتماع |
Daha rahat konuşmak için daha sonra buluşmayı ister misin? | Open Subtitles | هل ترغبين بأن نلتقي في وقت لاحق؟ يمكننا التحدث بهدوء أكثر |
Burada buluşmayı önerdim çünkü gerçeği anlaman için en basit yer oyun alanıydı. - Yalanları görmen için. | Open Subtitles | لقد اقترحت أن نلتقي هنا لأن متنزه اللعب هو أسهل مكان للرؤية، لرؤية الكذبة |
Sağır buluşmayı kör buluşmaya tercih ederim. | Open Subtitles | أعتقد أنني بالأحرى سأفضّل الموعد الأعمى على الموعد الأصم |
Kusura bakma, buluşmayı iptal edemedim, gerçi iğrenç oynuyorum; keşke iptal etseymişim. | Open Subtitles | آسف أنا لا أستطيع أن ألغي هذا الموعد لكن حسب سير اليوم من المحتمل يجب أن يكون لدي ذلك |
Şu taşları piyasa değerinde alıp, bu buluşmayı da daha sonra yapacağım. | Open Subtitles | شراء تلك الحجارة في القيمة السوقية ويستمر هذا الاجتماع في وقت لاحق. |
Davetiyeden bahsediyorum. Bu buluşmayı istiyor musun, istemiyor musun? | Open Subtitles | من أجل الدعوات أتريد حضور هذا الاجتماع أم لا ؟ |
Yıllık buluşmayı bekleyecek değilim. | Open Subtitles | سوف أفعل أنا لن أترك الأمر حتى لقاء الخريجين |
İkimiz de başkalarıyla buluşmayı denedik ama olmuyor. | Open Subtitles | حاول كلانا المواعدة, ولكن لا يتحمل الناس الوضع |
Öldüğü gün, gizlice biriyle buluşmayı planladığına kulak misafiri oldum. | Open Subtitles | في اليوم الذي ماتت فيه، سمعتها مُصادفة تُخطط للقاء شخص ما بسرّية. |
Başkan Garcetti buluşmayı gözlemlemesi için kendi özel delegesini gönderdi. | Open Subtitles | " الرئيس " جارسيتي أرسل مبعوثه الخاص لمتابعة لقائنا |
O halde Rodyon Romanoviç bir buluşmayı bizzat kendim ayarlarım. | Open Subtitles | في هذه الحالة, يا روديون رومانوفيتش سأضطر إلى مقابلتها بنفسي |
Seninle buluşmayı dört gözle bekliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أنتظر لقائك أنا سعيد للغاية أنكِ تمكنتِ من الحضور |
Gene de otelde buluşmayı planladınız. | Open Subtitles | و مع ذلك تخطط للقائها في الفندق |
Belki de böyle bir arabada buluşmayı ihtiyatlı bulmandaki nedenle aynı nedendir. | Open Subtitles | ربما لنفس الأسباب التي جعلتك تدبرين لقاءنا في هذه العربة. إنها مجرد لعبة |
Ona para vermeyi kabul edip, mutfakta buluşmayı önerdin. | Open Subtitles | وقد وافقت على ان تدفع له, واقترحت لقائه فى المطبخ, |
Çocukluğumdan beri seninle buluşmayı rüyalarımda görürdüm. | Open Subtitles | حلمت بأن أشكرك على لقائي بك منذ كنت طفلًا. |