Bir de vantilatör lazım. Kapıları kapayınca burası bunaltıcı oluyor. | Open Subtitles | نحتاج إلى مروحة, عندما نُغلق الأبواب يُصبح الجو خانق هنا, تعرفين |
Öğlenin bunaltıcı sıcağı bozulmuş meyvenin pis kokusu... | Open Subtitles | حر خانق لتجوال المساء ورائحة عفنه لفاكهة ستار فروت |
Böyle düşününce epey bunaltıcı. | Open Subtitles | هو الى حد ما بعيد عن الاكتئاب عندما اعتقد ذلك |
Evet, ama maalesef bir yüzyıl ihmal edildi... ve bu bunaltıcı çirkin görünüşlü bir mezar taşına dönüştü. | Open Subtitles | أجل، ولكن للأسف مائة سنة من التجاهل، قد حوّلت هذا الشاهد إلى منظر كئيب. |
Bu epey bunaltıcı bir tabir. Ayrıca biraz cinsiyet ayrımcılığı içeriyor. | Open Subtitles | هذا حقًّا تعبير مثير للكآبة ومثير حميميًّا قليلًا |
Çoğu kişi, duygularıyla içten ilgilenmeye çalışır, ama Alison bunu bunaltıcı buluyor. | Open Subtitles | غالبية الناس يحاولون التعايش مع مشاعرهم داخليا لكن أليسون وجدت أن هذا غامر |
Bu doğru değil tatlım. bunaltıcı bir Broadway oyunu yazabilirsin belki. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً يا عزيزتي، يمكنك أن تؤلفي مسرحية كئيبة دوماً |
Ama sağlıksız sevgide, bu duygular zamanla değişir. Heyecan, bunaltıcı hatta belki biraz da boğucu olmaya başlar. | TED | ولكن في الحب غير الصحي تتغير هذه المشاعر بمرور الوقت، من الإثارة إلى الثقل، وربما تكون خانقة قليلًا. |
Florida bu insanlar için yeterince sıcak ve bunaltıcı değil mi? | Open Subtitles | هل فلوريدا ليس حار رطب وحار، ويكفي لهؤلاء الناس؟ |
Burası epey bunaltıcı oldu, zor nefes alıyorum. | Open Subtitles | الجو خانق هنا, أتنفس بصعوبة أممكن أن نذهب؟ |
Bir dahaki sefere beni o bunaltıcı manastırda bırakma. | Open Subtitles | بالمرّة المقبلة لا تذرني سجينة في دير خانق. |
Bir dahaki sefere beni o bunaltıcı manastırda bırakma. | Open Subtitles | بالمرّة المقبلة لا تذرني سجينة في دير خانق. |
O devlet başkanı bunaltıcı bir hergelenin- | Open Subtitles | ذلك الرئيسِ، هو إبن عاهرة خانق |
Onların da bunaltıcı olduğunu kabul etmen gerekir. | Open Subtitles | علي أن أعترف هذا خانق بعض الشيء |
Aşk öykülerin epey bir bunaltıcı. | Open Subtitles | قصص الحب التي كتبتيها تبعث على الاكتئاب |
Bu müzik çok bunaltıcı. | Open Subtitles | الموسيقى تثير الاكتئاب |
Bu müzik çok bunaltıcı. | Open Subtitles | الموسيقى تثير الاكتئاب |
Dullarla dolu bunaltıcı bir apartmana taşınmak zorunda kalırım! | Open Subtitles | بعدها علي الانتقال الى شفة شاب كئيب مطلق |
Annem sizin ev çok bunaltıcı olduğu için gitmediği söyledi. | Open Subtitles | امي تقول لابي بانها لا تود الذهاب الى بيتكم لأنه كئيب جدا |
Sanki bir toprak hamurmuşum gibi. Bu çok bunaltıcı ya. | Open Subtitles | وكأنّي كنت كرة من العجين، حسنٌ، هذا مثير للكآبة. |
Ne anlama geldiğini bilmiyor olabilirsin ama bu çok bunaltıcı bir duygu. | Open Subtitles | أعلم ربما إنّكِ لا تعرفين ما أقصده لكنه مجرد شعور غامر. |
Pek benlik değil. Üzücüden ziyade bunaltıcı bir durum. | Open Subtitles | هذه ليست مناسبة لى ، هذه كئيبة اكثر من انها محزنة |
Yazın sıcağı, hayatındaki resmiyetin yarısı kadar bile bunaltıcı değildi. | Open Subtitles | حرارة الصيف لم تكن خانقة كا شكــل حياتها |
Evet, biraz bunaltıcı değil mi? | Open Subtitles | أنه رطب قليلاًً |