Mucizevi şey ise bunu başarmak için daha çok para harcamanız gerekmiyor. | TED | الشيء المذهل هو: ليس عليك أن تنفق المزيد من المال لتحقيق ذلك. |
Hayatımın son 20 yılında bunu başarmak için bir yol bulmaya çalıştım. | TED | إيجاد طريقة لتحقيق ذلك هو ما كنت أعمل عليه طوال العشرين عامًا الماضية من حياتي. |
Sizin konuştuğunuz gibi büyük bir sükse yapmak için yani. bunu başarmak için kimi yenmeniz gerekebileceğini hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لنشر قصه كالذي تتحدث عنها لايمكنني تخيل من عليك هزيمته, لتحقيق ذلك |
Ama şunu da itiraf etmeliyiz ki, aynı ağları ve teknolojileri yaşadıklarımıza alternatif oluşturmak ve bunu başarmak için gereken uzlaşı ve ittifakları oluşturmak için iyi kullanamadık. | TED | لكن علينا الاعتراف أننا لم نحسن استخدام هذه الشبكات والتقنيات لنحدد بديلًا واضحًا لما نشهده الآن ونجد إجماعًا ونبني التحالفات الضرورية لتحقيق ذلك. |
Eğer bunu başarmak için tek yolumuz buysa... | Open Subtitles | طالما هذه هي الطريقة الوحيدة لتحقيق ذلك... |
(Ses) Dr. Daniel Levitin: Dikkatinizi ne zaman bir yerden başka bir yere çekseniz, beyniniz, bunu başarmak için beyindeki besinleri kullanan bir nörokimyasal şalteri çalıştırmak zorundadır. | TED | (صوت) د.دانيل ليفتن: في كل مرة تقوم بتحويل انتباهك من أمر لآخر، يشارك الدماع بعملية تبديل كيميائية عصبية التي تستخدم مواد مغذية في الدماغ لتحقيق ذلك. |