Çünkü sen deha gelmeden ölmüştü. bunu biliyordun, değil mi? | Open Subtitles | وكانت ميتة بالفعل عندما وصلت هناك، وانت تعرف هذا صح؟ |
Bu hikayeyi anlatamazsın. bunu biliyordun. | Open Subtitles | أنت لن تستطيع رواية هذه القصة وانت تعرف ذلك |
O paraya ihtiyacımız vardı. bunu biliyordun. | Open Subtitles | كنّا بحاجة تلك الأموال، و كنتِ تعرفين ذلك. |
bunu biliyordun ve zamanında önermedin - işe yaracağı zamanda? ! | Open Subtitles | إنتظر لحظه , لقد كنت تعلم هذا ولم تخبرنا فى الحال عندما كان يمكن أن تساعد هذه المعلومات ؟ |
Bak, J.D. benim hastamdı ve bir adım arkandaydım, sen de bunu biliyordun. | Open Subtitles | انظر، كان ذلك مريضي، كنت خلفك مباشرةً وأن تعلم ذلك |
Hayatım, ben anaokulu öğretmeni değilim. Tanıştığımızda bunu biliyordun. | Open Subtitles | عزيزتي، أنا لا اقوم بتدريس المبادئ وأنت تعرفين هذا منذ ألتقينا |
Seni bırakıp gidecektim, Ve sanırım bunu biliyordun. Ailemle takıştım. | Open Subtitles | أنا سأتركِ ، وأتوقع أنكِ تعلمين هذا ، فقد أختلفتُ مع عائلتي. |
Ya da belki de bunu biliyordun, ama bu konuda hiçbir şey yapamıyordun, ha? | Open Subtitles | أو ربما كنت تعرف هذا ولكن لم يكن بيدك أي شيء حياله، أليس كذلك؟ |
bunu biliyordun ama yine de sen bana bir tane aldın, çünkü sen... | Open Subtitles | وأنت تعرف هذا لكنك أخذتني الى هناك ، لأنك |
Elbette, prenses kesimi matkap ucu alırken de bunu biliyordun. | Open Subtitles | بالطبع، أنت تعرف هذا عندما اقتنيت لي قطعة قَصّةَ الأميرة من بقايا حفر الألماس هذه |
- Onun ihtiyar bir gazeteci ve sen de bunu biliyordun, ha? - Şimdilik bunun bir anlamı yok. | Open Subtitles | ابوه صحفي لعين و انت تعرف ذلك هذا لا يعني شيئا حتى الان |
Ama bir ay önce Papa'yla görüşme talebinde bulundu, fakat sen bunu biliyordun. | Open Subtitles | لكنك تعرف ذلك لأنكوافقتعلىاللقاء, وكنت حاضرا أثناء اللقاء أيضا. |
Polis kayıp kız hakkında bugün benimle konuştu, fakat sen zaten bunu biliyordun. Bu geceki kıza ne demeli? | Open Subtitles | قدّ تحدثت الشرطة إليّ عن الفتاه المفودة، لكنكَ تعرف ذلك سلفاً. |
Pardon ama sen bunu biliyordun ve hiçbir şey söylemedin mi? | Open Subtitles | عذراً ، أنتِ تعرفين ذلك و لمْ تريدين قول أي شئ. حسناً ، لم أكن أعرف ما سأقول. |
Ama sen zaten bunu biliyordun, değil mi? | Open Subtitles | لكنّكِ تعرفين ذلك بالفعل، أليس كذلك؟ |
Ve sen bunu biliyordun aşağılık herif. | Open Subtitles | و أنت كنت تعلم هذا أيها المحتال, أيها المحتال |
O cep bilgisayarı olan gerzek benimle alayediyordu. - Ve bunu biliyordun. | Open Subtitles | لا يتعلق الأمر بي دائماً هذا الأمر جنوني وانت تعلم هذا |
Bunu çok daha önceleri yapıyor olmalıydım, aslında bunu biliyordun. | Open Subtitles | حسناً،كان علي فعل ذلك منذ وقتٍ طويل،حسناً،أنت تعلم ذلك |
Oraya asla gelmeyecekti ve sen bunu biliyordun. | Open Subtitles | لم يكُن سيتواجد هناك أساساً، وأنت تعلم ذلك |
Dün gece hiç görünmedim, burada, çamurda yatıyordum ve bence sen de bunu biliyordun. | Open Subtitles | ولو لم تأتِ الليلة الـماضية , لكنتُ في الـوحل ميتاً و أظنُ أنكِ تعرفين هذا. |
Sana yakınlaştığımda bile seninle değildim. Ve sen bunu biliyordun. Sanjana'nın yerini aldın. | Open Subtitles | حتى وأنا بالقرب منكِ لم أكن معكِ وأنتِ تعلمين هذا |
Sen de bunu biliyordun çünkü kolundaki çizgiler şapkasındaki çırpılmış yumurtalarla uyuşmamış mıydı? | Open Subtitles | و أنت علمت ذلك لأن الأشرطه على أكمامه لم تطابق البيض المخفوق الذى على رأسه؟ |
bunu biliyordun, değil mi? | Open Subtitles | لكنت عرفت هذا ,صحيح ؟ |
ve bunu bana verdiğinde sen bunu biliyordun | Open Subtitles | ولقد كُنتَ تعرفُ ذلك عندما سلّمت القضيّة |
Benimle evlendiğinde bunu biliyordun. | Open Subtitles | فعندئذ سأكون أحمق وتعرفين هذا عندما تزوجتي بي |
Bir daha hayatta yıkanmam. Ve sen bunu biliyordun! | Open Subtitles | لن اقوم بالاستحمام مرة اخرى كنت على علم بهذا طوال الوقت |
Demek bunu biliyordun. | Open Subtitles | هل علمت بهذا في حينه؟ |