Evet, sizi. Şiddet yanlısı biri ve bunu ispatlayacak hükümleri mevcut. | Open Subtitles | نعم ، أنتِ لديه مزاج عنيف ، والعديد من الإدانات لإثبات ذلك |
Kadında bunu ispatlayacak yatak fotoğrafları bile varmış. | Open Subtitles | وحتّى أنّ لديها لقطات لغرفة النوم لإثبات ذلك |
Muhtemelen Farragut'ı o öldürdü ve şerifi de ama bunu ispatlayacak delil falan yok. | Open Subtitles | ربّما يكون قد قتل (فرغت) وذلك الشريف، لكن لن يكون هناك أيّ دليل أبداً لإثبات ذلك. |
Claire'in kürtaj hakkında yalan söylediğini biliyorum, ve bunu ispatlayacak kanıtlar elimde. | Open Subtitles | أعرف أنّ (كلير) كذبت بإجهاضها ولدي مذكراتها لإثبات ذلك |