Ama eğer bana bunu yapacak potansiyele sahip olup olmadığını soruyorsan... bu sonucu çıkartmama neden olacak hiçbir şey görmedim. | Open Subtitles | ولكن إن كنتِ تسألينني عن إمكانيته لفعل ذلك الأمر لم أرى شيئاً يجعلني أظن ذلك |
Ve bunu yapacak başka kimse göremiyorum. | Open Subtitles | أنا أعطيها ماأرادته تماما ولا أرى الآخرين يصطفون لفعل ذلك |
bunu yapacak mıyız, yoksa tüm gece gölgeler içinde saklanacak mıyız? | Open Subtitles | هل سنفعل هذا ام ستبقى مختبى فى الظلال طوال الليل؟ |
İyi haber şu ki bunu yapacak yeni araçlarımız var. | TED | والخبر السار هو لدينا أدوات جديدة للقيام بذلك. |
Eğer bunu yapacak gücüm olduğunu düşünüyorsan sana duş almanı emretmez miydim sence? | Open Subtitles | إذا كنت تظن أن لي القوة لفعل هذا ألا تظن أنني سامرك بالاغتسال؟ |
Bu herzaman yapılan şey. Yakın zamanda herkes bunu yapacak. | Open Subtitles | هذا يفعل في كل مكان قريباً سيفعل ذلك كل الناس |
bunu yapacak mısın? | Open Subtitles | هل حقاً ستفعل هذا ؟ |
Evet ama görüyorsun ki bunu yapacak vaktim yok çünkü tüm gün çalıştığım bir işim var. | Open Subtitles | نعم ولكن أترى ليس لدي وقت لفعل ذلك لأن لدي وظيقة بدوام كامل |
Doğrusunu söylemek gerekirse, bunu yapacak kadar zeki değilsin. | Open Subtitles | الحقيقة لابدّ أن تُقال، أنتِ لستِ ذكيّة بما يكفي لفعل ذلك |
Sende bunu yapacak cesaret olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعرف أنه ليس لديك الشجاعة لفعل ذلك. |
Ama eğer bunu yapacak olursak... kimsenin bilmediğinden emin olmamız gerekir. | Open Subtitles | ... ولكن, اذا كنا سنفعل هذا علينا التأكد من ان لا يعرف احد بذلك |
- bunu yapacak mıyız? | Open Subtitles | نخن سنفعل هذا الأن؟ |
İşin iyi tarafı ise bunu yapacak imkânlarımız var ve bunu nasıl yapacağımızı biliyoruz. | TED | والأمر الجيد هو أننا نمتلك الوسائل ونمتلك المعرفة للقيام بذلك |
Şu anda onun bir kopyasını çıkaramam! bunu yapacak zamanım yok! - Tamam, tamam. | Open Subtitles | .لا يمكنني أن أعمل نسخة له ليس لدي متسع من الوقت للقيام بذلك |
O kadar gücüm olmayabilir ama bunu yapacak kadar gücüm var. | Open Subtitles | قد لا يكون لدي القوة اللازمة لكن لدي ما يكفي لفعل هذا |
Özellikle kendine bunu yapacak kadar dengesiz birisi olduğu için. | Open Subtitles | وخاصة من شخص طائش بما يكفي لفعل هذا بنفسه |
Belki de bunu yapacak olanın ben olduğumu hissediyorumdur. | Open Subtitles | ربما احسست اني الرجل الذي سيفعل ذلك |
Gerçekten bunu yapacak mısın? | Open Subtitles | أحقاً ستفعل هذا الآن؟ |
Ancak bu vakada sadece bizim için bunu yapacak olan pnömatiklere bel bağlayacağız. | Open Subtitles | لكن في هذه الحالة فقط سوف نعتمد على الخصائص الميكانيكية لتفعل ذلك لنا |
Hakkında çok düşündüm. Sende bunu yapacak göt yok. | Open Subtitles | نعم، فكرت فيك كثيراً، أنت لا تمتلك الجرأة للقيام بهذا الأمر |
Hey Tayuya, cidden bunu yapacak mıyız? | Open Subtitles | هي تايويا، هل حقًا سنفعل ذلك في الوقت؟ |
Onca şeyden sonra gerçekten bunu yapacak mısın? | Open Subtitles | أنت ستقوم بهذا فعلا، بعد كل ما مررنا به معا؟ |
O yüzden bunu yapacak cesareti olmadığından eminim. | Open Subtitles | لهذا انا متأكده انه لا يملك الجرأة ليفعل هذا |
Gerçekten bunu yapacak mısın? | Open Subtitles | حقا ؟ هل ستفعلين ذلك ؟ |
Bölümün buna rağmen bunu yapacak mı? | Open Subtitles | شعبتك ستقوم بذلك إعتماداً على آموال الطوارئ؟ |
bunu yapacak olan da biziz. | Open Subtitles | ونحن من سيقوم بذلك |
bunu yapacak mıyız yoksa yapmayacak mıyız? | Open Subtitles | هل سنقوم بهذا ام لا؟ |