Burada durup da olmadığım hâIde kız arkadaşınmış gibi davranmayacağım. | Open Subtitles | لن أقف هنا و أتظاهر أننى رفيقتك وأنا لست كذالك. |
Ama aynı zamanda Burada durup şöyle diyorum, yolculuğun hedeften daha önemli olduğu hakkındaki klişeyi biliyorsunuz. | TED | لكنني أقف هنا أيضا أخبركم، هل تعرفون، العبارات المكررة عن كون الرحلة أهم بكثير من الوجهة؟ |
Burada durup, bütün gün onun hakkında konuşabilirim ama eminim ki buradaki herkes de aynı şeyi yapardı. | Open Subtitles | ويمكنني أن أقف هنا واتكلم عنه طوال اليوم لكنني أعرف الجميع هنا يمكن أن تفعل الشيء نفسه. |
Abby, bütün akşam Burada durup dedikodu yapamayız. | Open Subtitles | . آبى ، لا يجب أن نقف هنا نثرثر طيلة الليل |
Burada durup, bu kadar mutlu yüzleri görmek benim için bir rüya gibi. | Open Subtitles | الوقوف هنا ورؤية الكثير من الوجوه المبتسمة يبدو تقريباً كما لو كان حلماً |
En iyisi Burada durup acil servisin gelmesini beklemek. Evet, evet... | Open Subtitles | من الأفضل أن نبقى هنا و ننتظر وصول خدمات الطوارئ |
Biliyor musun, Darin, eğer bana 25 sene önce bir gün Burada durup dünyanın enerji sorununu çözeceğimi söyleseydin sana delisin derdim. | Open Subtitles | أتدري يا دارين، لو أنك أخبرتني قبل 25 سنة أنني سأقف هنا يوماً ما على شفا حلّ مشكلة طاقة العالم، |
Doğum günümde Burada durup bunları dinlemek zorunda mıyım? | Open Subtitles | هل من المفترض أن أقف هنا و أسمع هذا الكلام في عيد ميلادي ؟ |
Burada durup Amerika hakkında kötü konuşmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لا أقف هنا ستعمل وتتيح لك اشتم أمريكا. صوت أنت ضدي. |
Bense Burada durup hepsini almama izin verilmediğine lanet ediyorum. | Open Subtitles | بينما أقف هنا ألعن أنه لم يُسمَح لي أن أسلبكَ إياها كلها |
Bana Burada durup sizinle bu konuyu konuşmamı mı emrediyorsun şef? | Open Subtitles | هل تأمرني بأن أقف هنا و أتحدث إليك بخصوص هذا الأمر يا زعيم؟ |
Ben de Burada durup beni başımdan vurmana izin mi verdim? | Open Subtitles | وأنا أقف هنا وأدعكِ تطلقين النار عليّ في الرأس؟ |
Tamam, Burada durup, sizinle tanrı bilimi hakkında konuşmayacağım. | Open Subtitles | حسناً, لن أقف هنا لمناقشة النظريّات اللاهوتيّة معك |
Burada durup benimle konuşarak ne yapıyorsun bilmiyorum, ...dışarıda katilleri arıyor olmalısın. | Open Subtitles | الآن، وأنا لا أعرف ماذا بحق الجحيم كنت القيام أقف هنا يتحدث معي، عندما يجب أن تكون هناك تبحث عن القتلة. |
Burada durup ölmesini seyredemeyiz. 27 dakika daha hakkı var. | Open Subtitles | لا يمكن أن نقف هنا ساكنين ريثما يموت، من حقه الـ27 دقيقة القادمة |
Burada durup size ne kadar üzüldüğümü anlatmak zorunda değilim. | Open Subtitles | حسناً, لا يجب علي الوقوف هنا لأخبركم كم أنا غاضب |
Yoksa bütün gün Burada durup aptal hayatımızdan bahsedeceğiz. | Open Subtitles | وإلا , سوف نبقى هنا طوال اليوم ونتحدث بشأن حياتنا الصغيرة السخيفة |
Burada durup bu yaygarayı dinleyecegimi mi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | تعتقد أني سأقف هنا ويصيح بي هؤلاء الرّعاع؟ |
Eğer Burada durup babanın ölmesine izin verirsen kimin inancını yaşıyor olacaksın? | Open Subtitles | إذا تقف هنا وترك أبّاك يموت، التي إعتقادات هل تعيش؟ |
Burada durup çene çalamam. Yapacak işlerim var. Evime, Streatham'a dönmeliyim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أبقى هنا و أتحدث فيجب أن أنجز عملي |
Binbaşı Kuzmin, 10 dakikadır Burada durup size tamamen aynı şeyleri söylüyorum. | Open Subtitles | القائد كوزمو كنت واقف هنا في الدقائق العشر يخبروك بالضبط بنفس الشيء |
Sanirim bazi ahmaklar Burada durup onun kutsalliğindan ve isteklerinden bahsederdi. | Open Subtitles | , أظن أن أحمق ملعون ما وقف هنا , و شعر بعاصفة من الايمان تجتاحه و قال |
Eğer Burada durup konuşursak, söyleyecek bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | لو وقفنا هنا نتحدث ، لن يكون هناك شئ ليقال |
Burada durup tartışacak zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للوقوف هنا و أتجادل معك |
35 yıldır saç kesiyorum ve Burada durup bana ve sevdiğim insanlara saygısızlık yapmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لقد كنت مصففه شعر منذ 35 سنة و لكن أجلس هنا و أدعك تقللين من احترامي ومن احترام من أحب |
Sakin "Hiçbir sey" demeyin veya Burada durup tavandaki karolari saymami istemeyin hem de Ward kayipken. | Open Subtitles | وإياك أن تقول لي "لا شيء" أو تخبرني أن أستلقي هنا وأحصي عدد بلاطات السقف و(وارد) مفقود |
Peki madem Burada durup Tanrı'nın ne zaman öleceğime karar vermesini beklemek zorundayım neden bu kadar acı verici olmak zorunda? | Open Subtitles | ولكن إن كان عليّ البقاء هنا وانتظار الرب متى ما يكون جاهزاً لجعلي أموت لم على العمليّة أن تكون مؤلمة للغاية؟ |