Buradan çıkmak için tek bir yol var. Başka bir yol yok! | Open Subtitles | فلا يوجد سوى طريق واحد للخروج من هنا فليس ثمة طريق أخر |
Buradan çıkmak için en büyük şansımın o kadın doktor olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | الآن, هذه الدكتور, أتفهم أنها كانت أفضل فرصي للخروج من هنا حياً. |
Mutlu ol, kahrolası! Buradan çıkmak için her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | اللعنة , كن سعيدا فقط بالنسبة لي فسأفعل أي شيء للخروج من هنا |
Sen ve arkadaşların Buradan çıkmak için uğraşıyorlar ve ben hiçbir işe yaramayan bir ölü gibiyim. | Open Subtitles | أنت وأصدقائك تحاولوا إخراجنا من هنا وأنا عديمة الفائدة حِمل زائد |
Buradan çıkmak için tek kapı bu mu? | Open Subtitles | أهذا الباب هو الطريق الوحيد للخروج من هنا ؟ |
Buradan çıkmak için, tek istediğim on beş dakika. | Open Subtitles | كل ما أطلبه هو 50 دقيقة ساعدوني على إيجاد طريقة للخروج من هنا |
Bilirsin, Walter, şu an Buradan çıkmak için oldukça zorlanıyoruz. | Open Subtitles | أجل، نعلم ذلك، ً لدينا مشكلة للخروج من هنا فى الوقت الحالى |
Yani ben olsaydım, ikisini de aynı odaya koyardım böylece Buradan çıkmak için birbirlerini cesaretlendirirlerdi. | Open Subtitles | أعني، لو أن الأمر بيدي لوضعتهما في نفس الغرفة لكي يشجّعا بعضهما للخروج من هنا. |
Bu binadan kaçış planımız. Buradan çıkmak için tam iki saatimiz var. | Open Subtitles | خطة الاستخراج جاهزة، أمامنا ساعتان بالضبط للخروج من هنا |
Ayrıca, sanırım Buradan çıkmak için bir yol buldum. | Open Subtitles | و علاوة على ذلك ، أعتقد أن لدى وسيلة للخروج من هنا |
Biliyorum kafanda bir sürü tilki dolanıyor. Buradan çıkmak için bir sonraki planını yapıyorsun. | Open Subtitles | أعلم أنّك تدّبر لخطتك القادمة للخروج من هنا |
O medyum. Sadece dinle. Buradan çıkmak için yardımına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | انها الوسيطة الروحية استمع الي فقط نحتاج الى مساعتدك للخروج من هنا |
Herhalde birinin Buradan çıkmak için kesinlikle acelesi varmış. | Open Subtitles | أعني، شخص ما كان بالتأكيد في عجلة للخروج من هنا. |
Buraya yakalamak için geldiğimiz adamı yakalayıp Buradan çıkmak için onu kullanacağız. | Open Subtitles | نقبض على من أتينا هنا من أجله و نستعمله كوسيلة للخروج من هنا |
Yani Buradan çıkmak için bir fırtına mı bekleyeceğiz? | Open Subtitles | يجب علينا أن ننتظر العاصفة للخروج من هنا ؟ |
Buradan çıkmak için en iyi şansımız bu olabilir. | Open Subtitles | إنها قد تكون أفضل فرصة أمامنا للخروج من هنا |
Umarım işe yarar, Walter. Buradan çıkmak için çok yol denedim. | Open Subtitles | آمل أن ينجح الأمر "والتر"، جرّبت طرائق كثيرة للخروج من هنا |
En azından ben fikir üretip Buradan çıkmak için çaba sarf ediyorum Moku! | Open Subtitles | على الأقل أن أفكر ببعض الأفكار (محاولاً إخراجنا من هنا ,(موكو |
O zaman Buradan çıkmak için her şeyi yaparsın. Muhtemelen beni öldürmeye çalışır, sonra birbirinizi öldürmeye çalışır ve kalbi atan herşeyi öldürürsünüz. | Open Subtitles | حينها ستفعل أي شيء لتخرج من هنا محتمل أن تقتلني ثم تقتلون بعضكم البعض |
Buradan çıkmak için bir şey bulmalıyız. | Open Subtitles | نحتاج إلى إيجاد شيء ما للخروج من هُنا |
Buradan çıkmak için onları kullanacak. | Open Subtitles | وهو يَذْهبُ لإسْتِعْمالهم للخُرُوج من هنا. |
Buradan çıkmak için her şeyi yaparım Earl. | Open Subtitles | سا أفعل اي شيء لأخرج من هنا يا إيرل |
Buradan çıkmak için seni ve orospuyu takas edeceğim. | Open Subtitles | استعملتك وهذه الساقطة لشراء طريق خروجي من هنا |