İşte ben bugün size ekranda ne gördüğümüzü değiştirmenin mümkün olduğunu söylemek için burdayım ve oraya ulaşmamız için sabırsızlanıyorum. | TED | حسنًا أنا هنا اليوم لأخبركم أنه ليس من الممكن فقط تغيير ما نراه على الشاشة لكنني أتوق لوصولها إلى ذلك. |
Ben burdayım, Tanrının evinde, önceki gün tam olarak olanları size anlatmak için | Open Subtitles | أنا هنا في بيت الله لأشرح لكم الحقيقة عما حدث بالضبط يوم أمس |
Arkadaşın olmak için degil, para kazanmak için burdayım, anladın mı? | Open Subtitles | أنا لست هنا لمصادقتك أنا هنا لأكسب المال هل فهمت ذلك؟ |
Planlarınızı tam olarak biliyorum ve buna bir son vermek için burdayım. | Open Subtitles | انا اعلم بالتحديد ما تخطط له و انا هنا لوضع حد له |
Evet, burdayım, ...morga döndüğüm için bu kadar heyecanlı olacağım kimin aklına gelirdi? | Open Subtitles | أجل، هذه أنا هنا ومن علم أنني سأتحمس يوماً هكذا بعودتي إلى المشرحة؟ |
Size, başarılı kararlar vermenizin sırrını açıklamak için burdayım: bir peynirli sandviç. | TED | أنا هنا لأخبركم سر صناعة القرارت الناجحة: شطيرة الجبن. |
Yani, sizin büyü yaratmak için bir bilgisayara ihtiyacınız olmadığını söylemek için burdayım.. Aslında, molekuler seviyede | TED | ولذا، أنا هنا لأخبركم، أنكم لا تحتاجون للكمبيوتر لتحصلوا في الواقع على تهجئة. في الواقع، ما يمكنكم فعله |
Fakat, teknolojiler bundan daha fazla şekillendirilebilirler diye demek için burdayım. | TED | لكن أنا هنا لأخبركم بأن التكنولوجيات مرنة أكثر من ذلك. |
NK: Şey aslında burdayım çünkü ben mimarın oğluyum, o babamdı. | TED | نثانيال خان: في الواقع أنا هنا لأنني ابن هذا المعماري. إنه والدي. |
Tommy ile burdayım. Sana bir içki ısmarlıyayım. | Open Subtitles | أنا هنا مع تمي و بعضا من المجموعة القديمة إن كانت لديك فرصة تعالي واحتسي الشراب لدينا |
Kaliforniya'ya olan ufak geziye katılmak için burdayım. | Open Subtitles | أنا هنا للمشاركة في رحلتكم القصيرة إلى كاليفورنيا. |
burdayım çünkü kamu hizmeti cezasına çarptırıldım.. | Open Subtitles | كلا، أنا هنا لٔانّ عليّ خدمة المجتمع ما رأيك في هذا؟ |
-Dinle ben senin tarafındayım. sana yardım etmek için burdayım. | Open Subtitles | إسمعْي، أَنا على جانبِكَ أنا هنا لأُساعدَك |
Evet patron.burdayım.Düşündümde evi boyamalıyım... | Open Subtitles | نعم يا سيدي أنا هنا كنت أفكر أيضا فى أن أدهن المنزل |
Ama sorun değil. burdayım korkma sana yardım ederim | Open Subtitles | لكن لا توجد مشكلة ، أنا هنا الآن سأقوم بكل شيء |
İş için burdayım. Birinin peşindeyim. | Open Subtitles | .أنا هنا بخصوص العمل، بالطبع .أنا على أثر شخص ما |
burdayım, Buddy. Söylediğin gibi, benimle konuşabilirsin tatlım. | Open Subtitles | أنا هنا يا بودى مثلما طلبت بامكانك ان تتحدث معى |
Yani, seni sürekli etrafta görüyordum ve hep tanışmak istemiştim ve işte burdayım! | Open Subtitles | لقد كنت اراك فى الجوار وكنت اتطلع الى مقابلتك .. وها انا هنا |
Çünkü O Her Neyse, Ben Senin İçin burdayım, Tamam mı? | Open Subtitles | لإنه مهما يكن ، انا هنا من اجلك ، حسنا ؟ |
Ama şimdi burdayım; ve izin verirsen bu işi halletmek istiyorum. | Open Subtitles | لكن أَنا هنا الآن وإذا أنت سَ دعْني أُريدُ أَنْ أَجْعلَ هذا العملِ. |
Söylenen bu. Bu tekrar oluyor. Bu yüzden burdayım. | Open Subtitles | حسنا ، هذا الامر يحدث من جديد وهذا سبب وجودي هنا. |
Yeneğim Milhouse'ın bana ihtiyacı var ve ben onun için burdayım. | Open Subtitles | ،و الآن، ابن أخي بحاجة إلي و أنا هُنا لأجله |
Hey. burdayım, hazırım ve bekliyorum.. | Open Subtitles | مهلًا، إنّي هنا مستعدة ومنتظرة. |
"Uzaktan, geceden ve sabahtan Orada on iki rüzgarlı gökten, Beni işleyen hayatın hamuru Buraya fısıldadı: işte burdayım. | TED | من بعيد، من المساء إلى الصباح من السماء ذات الرياح الاثني عشر هنالك، أمور الحياة نسجتني من أسفل هذا الجانب؛ ها أنا ذا. |