Onlar için cangılın tarafsız olduğunu fark etmek çok zordu. | Open Subtitles | كان من الصعب عليهم أن يدركوا أن الأدغال كانت محايده |
Sıcaklık ve cangılın kokusu iğrençti. Çok iğrençti. | Open Subtitles | حرارة الأدغال ورائحتها شيئان فى غاية السوء |
Bazıları için cangılın bir açıklığında, yalnızca basit bir haç vardı o kadar. | Open Subtitles | بعضهم حظى بصليب بسيط على ضريحه فى الأدغال الموحشه |
Bu cangılın kıyısının her bir parçası farklı bir kraliçenin egemenliğinde. | Open Subtitles | كل جزء من حافة هذه الغابه تحكمه ملكه مختلفه |
cangılın sık ve gür zemininde yaşayan avcılar farklı şekil ve boyutlardadır. | Open Subtitles | الصيادون يعيشوا بالطابق الكثيف بأسفل الغابه احجامهم وأشكالهم متباينة |
Gecenin gelişiyle cangılın yeni karakterleri sahneyi devralır. | Open Subtitles | مع مجيئ الليل طاقم جديد من شخصيات الغابه يصعد المنصه |
Askerler, hala Japonları cangılın efendileri olarak düşünüyorlardı. | Open Subtitles | القوات أستمرت فى أعتقادها بأن الجندى اليابانى هو سيد الأدغال |
Bu çok saçma. Vahşi bir cangılın ortasındayız. | Open Subtitles | هذا جنون نحن في وسط الأدغال |