Bu da çok doğal bir şeydir, ama bakın kuzenim Ceil'i ele alalım. Tina gibi güzel değildir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي ، ابنة عمي سيل على سبيل المثال ليست بجمال تينا على الاطلاق |
Abe ve Ceil'in kızı da oturup orta kattan sürekli komşuların telefon konuşmalarını dinleyerek eğlenen kuzen Ruthie'ydi. | Open Subtitles | إبنة (إيب) و (سيل) كانت قريبتي (روثي) والتي كانت تستمتع بالجلوس والإستماع لجيراننا المجاورين على الهاتف |
Sonunda Ceil yengemin en sevdiği programın yıldızı haline geldi. | Open Subtitles | كما أنها، أصبحت نجمة برنامج خالتي (سيل) المفضل |
Arkadaş edinmek iyidir, Ceil. Ortama ayak uydur. | Open Subtitles | (جيّد أن يحظى المرء بأصدقاء (سيل ويتجاوز الشقاق |
- Ve tabii ki bu da sürekli olarak balık temizleyip durmaktan daha iyi bir yaşamı hayal etmiş olan yengem Ceil. | Open Subtitles | وبالطبع، خالتي (سيل)... التي حلمت بحياة أكثر إثارة... من تبهير أسماكه على الدوام |
Abe amca, Bill Kern'ün spor programını severken, karısı Ceil de çok ünlü bir ventriloğu beğenirdi. | Open Subtitles | لأخبرك بالحقيقة، تبدو جميلاً للغاية بينما كان عمي (إيب) يحب برنامج "بيل كيرن الرياضي" كانت زوجته (سيل) تحب فناناً بارزاً، يتكلم من بطنه |
Hadi, Ruthie! Hadi, Ceil! | Open Subtitles | (تعالي يا (روث)، تعالي يا (سيل! |
Ceil, ben geldim! | Open Subtitles | (سيل)، أنا في المنزل |
Ceil, balık getirdim. | Open Subtitles | (سيل)، أحضرت السمك |
Buna inanmayacaksın, Ceil. | Open Subtitles | لن تصدقي هذا، (سيل) |
Ceil, bebek geliyor. | Open Subtitles | برفق (سيل)، هكذا |
İnsanlar öfke dolu, Ceil. | Open Subtitles | (الناس غاضبون (سيل |
- Oh, Ceil! | Open Subtitles | أوه، (سيل) |
Bu da Ceil. | Open Subtitles | و (سيل) |