Bu bir celp, bir yüce divan celbi. Göz arda ederseniz sizin zararınıza olur. | Open Subtitles | إنها استدعاء للمحكمة, استدعاء قضائي من هيئة المحلفين المهيبة تجاهليها على مسؤوليتك الشخصية |
Bu erotik romanı okuduğum için celp kağıdı aldım... ve bunun sorumlusu olan orospu çocuğunu arıyorum. | Open Subtitles | لقد حصلت على استدعاء قضائي بسبب الرواية الجنسية و أنا أبحث عن ابن العاهرة المسؤول عن ذلك |
Al, bu celp meselesini halledene kadar şehirden uzaklaşmamızı istedi. | Open Subtitles | يقول آل إنه يجب إخراجك من المدينة ريثما يتولى مسألة الاستدعاء |
ABD Adalet Bakanligi bize celp gönderecek olursa onu tuvalet kagidi olarak kullaniriz. | Open Subtitles | إذا أرسلت لنا دائرة العدل الأمريكية مذكرة قضائية ستستعملها ورق تواليت |
Araç kayıtları mahkeme kayıtlarında bir düzeltme ve celp istekleri için ofis raporları. | Open Subtitles | وتقرير محكمة منقّح، وطلبات مذكرات إستدعاء مكتبية |
Tüm bu celp kağıtlarını merkez ofisinden geçirmem gerekiyor. | Open Subtitles | كان يجدر بي إرسال هذه الإستدعاءات عبر مكتبي |
Sayın Hâkim, hükümet tarafından yapılan dinleme kayıtlarında yer alan birisi için mahkemeden celp yollamasını talep ediyoruz. | Open Subtitles | حضرتك ، نطلب مذكرة استدعاء لاشخاص كانوا يتحدثون بالمحادثات المسجلة |
Eğer ifade vermeyi reddetmezse onu celp ile tehdit etmeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن لن نقوم بتهديده بإحضار مذكرة استدعاء إلا إذا ما رفض أداء الشهادة |
Soruşturma jürisinin önüne çıkması için bir muhabire celp gönderiyorlar. | Open Subtitles | هذا استدعاء لصحفي كي يمثل أمام هيئة محلفين. |
Bütün öğleden sonrayı celp yollayarak ve bilirkişilerin çapraz sorgulama çekişmeleriyle geçiririz. | Open Subtitles | وسوف نقضي فترة ما بعد الظهر في الاستدعاء واستجواب خبراء المبارزة |
İsmi doğrula, ben de hakime devletin artık tanıklığına ihtiyacı olmadığını ve celp duyurusunu geri çektiğini söyleyeyim. | Open Subtitles | أكد الاسم، وسأخبر القاضي أن الحكومة لم تعد تحتاج شهادتك وقامت بسحب الاستدعاء |
Bakın ne diyeceğim, kongre komitenizin bir adı, gerçek bir amacı ve celp yetkisi olduğunda beni görmeye gelirsiniz. | Open Subtitles | سأخبرك بالتالي، متى لجنة الكونغرس الخاصة بكم لها إسم، وهو الغرض الفعلي وقوة الاستدعاء حينها تعال وقابلني |
ABD Adalet Bakanligi bize celp gonderecek olursa onu tuvalet kagidi olarak kullaniriz. | Open Subtitles | إذا أرسلت لنا دائرة العدل الأمريكية مذكرة قضائية ستستعملها ورق تواليت |
Yani bu kadar polisi bir celp vermek için mi getirdiniz? | Open Subtitles | ألهذا تحضر كل سيارات الشرطة لتسليم مذكرة قضائية ؟ |
Size şu an elimde tuttuğum celp kağıdını fakslayayım. | Open Subtitles | سأرسل لك إستدعاء من المحكمة و الذي أمسكه في يدي الآن |
ikinci bir parti olarak celp kağıtlarını gönderebiliriz. | Open Subtitles | بوسعنا التخلي عن الدفعة الثانية من الإستدعاءات |
- Evet elbette öyleydi, ama sonraki gün... - ...için celp? | Open Subtitles | نعم بالطبع كان كذلك وأمر قضائي بالحضور للمحكمة في اليوم التالي |
Bu lanet olası celp geldiğinde bana söylemek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كانت مجبرة على إخباري عندما وصلني أمر الإستدعاء اللعين هذا |
Korkarım size celp kağıdı vermem gerekecek. İsminiz ve soyadınız lütfen. | Open Subtitles | بالطبع سأصدر مذكّرة تنبيه بحقّك سأحتاج إسمك الأول والأخير |
Sizin mahkeme izni veya bir celp veya onun gibi bir şeye ihtiyacınız yok mu? | Open Subtitles | لا y'all يحتاج تفويضا أو a مذكرة إحضار أو شيء ما مثل ذلك؟ |
Mecbur kalırsam savcıdan celp çıkarabilirim. | Open Subtitles | قد أجعل النائب العام يبدأ بإصدار إستدعائات لو أضطررت |
- Bana celp gelmemesi ve karalisteye alınmamam acemi şansıydı. | Open Subtitles | اسمع، إنه جيّد لم يتم أستدعائي ووضعي على القائمة السوداء. |
Belediye daha fazla celp kâğıdı göndermeden önce evi tamir etmenin bir yolunu bulmam gerek. | Open Subtitles | الان يجب أن أجد طريقة لإصلاح المنزل قبل أن تصفعني المدينة بمزيد من الاستشهادات. |
celp, mahkeme kararı, ferman, ruhsat, asalet belgesi. | Open Subtitles | من استدعاءات ومراسم ومذكرات، وشهادات نبالة |