Bu işe yaramazlık beni ceza yargılaması işine taşıyan şeydir. | TED | عدم الكفاءة هي ما دفعتني للعمل في العدالة الجنائية |
Deliller tam tersini gösterse de, tarih bizi, bir şekilde ceza yargılaması sisteminin hesap verilebilirliği sağladığına ve kamu güvenliğini geliştirdiğine şartlandırdı. | TED | بطريقة أو بأخرى التاريخ عوّدنا أن نؤمن بأنّ نظام العدالة الجنائية يجلب المسائله ويُحسّن السلامه العامه، رغم وجود أدلة على عكس ذلك. |
ceza yargılaması sisteminden, cezai ehliyetinin olup olmadığını anlamamız için bize yönlendirildi. | Open Subtitles | تم تحويله إلينا من قبل نظام العدالة الجنائية بغرض تقييمه ومعرفة مدى ملاءمته للمرافعة والمحاكمة. |
Biliyoruz ki gözaltında olan veya şartlı salıverilen yedi milyon insan var; biliyoruz ki ceza yargılaması sistemi orantısız şekilde beyaz olmayan insanları etkilemektedir, özellikle de fakir ve beyaz olmayanları. | TED | وهناك سبعة ملايين شخص تحت المراقبة أو السراح المشروط، نحن نعلم بأن نظام العدالة الجنائية يؤثر على الناس ذوي البشرة الملونة بشكل متفاوت وخصوصا الفقراء منهم. |