Bence son zamanlarda ifşa edilen bir hedefin cinayet için daha düşük standartlardaki gibi çok mantıklı bir sebep olmayabilir. | Open Subtitles | أعتقد أن هدفاً مفضوحاً مؤخراً قد لا يكون لديه الكثير من الدافع الوجيه للقتل مثل معيار سفلي لإرتكاب جريمة قتل |
Günaydın, beyler. cinayet için güzel bir gün. | Open Subtitles | صباح الخير، السادة المحترمون يوم لطيف للقتل |
Ne para ne de belgeler burada olduğuna göre öyle olması muhtemel ve cinayet için güçlü bir sebep. | Open Subtitles | لانه لايوجد اثر للاموال او الاوراق هنا وهذا يبدو احتمال قوى كدافع للقتل |
Sadece tutuklandı cinayet için. | Open Subtitles | .. لقد اعتقلوه لتوّهم لجريمة قتل |
Bir cinayet için üç zanlı tutuklayıp hapse attığını varsayalım. | Open Subtitles | كيف تتعرف علي القاتل دعنا نفترض اننا سجنا ثلاثة اشخاص بتهمة القتل |
Haydi kayıkhaneye gidip, seni cinayet için hazırlayalım. | Open Subtitles | هيا نذهب الى حجرة القارب لنُجهّزك لجريمة القتل |
Şimdiye dek polis, cinayet için bir sebep ve bir şüpheli bulamadı. | Open Subtitles | حتى الآن الشرك لاتعرف الدافع للقتل ولا توجد أسماء متهمين |
Kıracak, cinayet için, buz için değil. | Open Subtitles | انا اريد المعول للقتل وليس للثلج هل ترين؟ |
Teşhir edilme korkusu cinayet için güçlü bir tetikleyici olabilir. | Open Subtitles | الخوف من التعرض للكشف سيكون دافع قوي للقتل |
Dedektif, adam cinayet için sebep arıyor. Hepsi bu. | Open Subtitles | أيتها المحققة، هُو يبحث عن سبب للقتل وهذا هو. |
Ben şunu söylüyorum çoklu evlilikler, cinayet için büyük bir neden. | Open Subtitles | تعلمون، الزيجات المتعددة دافع عظيم للقتل |
Bu dogru olsa bile, ki hiç alâkasi yok cinayet için bir sebebim yok. | Open Subtitles | حسناً، حتى لو كان هذا صحيحاً، وهو ليس كذلك، فليس لديّ دافع للقتل |
Bu doğru olsa bile, ki hiç alâkası yok cinayet için bir sebebim yok. | Open Subtitles | حسناً، حتى لو كان هذا صحيحاً، وهو ليس كذلك، فليس لديّ دافع للقتل |
- cinayet için vururlar. | Open Subtitles | يفعلون ذلك لجريمة قتل ضع يديك على رأسك |
- İkisi de cinayet için iyi adaylar bu da şüphe duymamızın diğer haklı tarafı. | Open Subtitles | -كِلاهما مناسبان أيضاً لجريمة قتل ، كل ذلك يعطي للآخر مجالاً للشك |
Onu daha yeni cinayet için tutukladık. Buna inanabilirim. | Open Subtitles | لقد قبضنا عليها بتهمة القتل أنا أصدق ذلك |
Muhtemelen sonuncu. O kişi sürücü ise, Koç Miller mevzuyu biliyordu ve bu da cinayet için yeterli sebep. | Open Subtitles | لو كان هو السائق و علم المُدرب (ميللر) بذلك سيكون هذا سبب كافى لجريمة القتل. |
- Bu, cinayet için fazla açık ve aptalca bir yol. | Open Subtitles | من الواضح انها طريقة غبية لإرتكاب جريمة قتل |
Onu hayvanlara eziyetten içerde tutacağım ama cinayet için ilacın doğrulanması gerekecek. | Open Subtitles | سأبقيه بتهمة القسوة على الحيوانات ولكن بالنسبة للجريمة احتاج تأكيد على المخدرات |
Muhtemelen ilk defa, işlediğin bir cinayet için alkış aldın. | Open Subtitles | قد تكون هذه هي المرة الأولى التي تلقى فيها تشجيعاً على جريمة قتل |
İşte bu: cinayet için bir sebep, nerede yaşadığının önemi yok. | Open Subtitles | ها نحن. دافع وراء القتل بغضّ النظر عن البلد الذي نحن فيه |
Bir cinayet için ihtiyacımız olan şeyler bir ceset ve bir olay yeri. | Open Subtitles | كلّ ما نحتاج إليه من أجل جريمة قتل هو جثث و موقع جريمة |
Bir cinayet için mi? | Open Subtitles | مقابل جريمة قتل ؟ |
Sence 18 yıl önce işlediği bir cinayet için yakalanmak mı istedi? | Open Subtitles | تعتقدين أنّه أراد أن يُقبض عليه بسبب جريمة إرتكبها قبل 18 عاما؟ |