Cinayet saatinde kampüs içinde olan herkesi belirlemeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتعقب كل شخص كان في الأكاديمية وقت الجريمة |
Telefon kayıtları Cinayet saatinde nerede olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | سجلات الهاتف بينت أنها كانت على هاتفها في وقت الجريمة |
Dokuzunun Cinayet saatinde sağlam gerekçeleri var. | Open Subtitles | حظي تسعة منهم بحجج غياب متينة عند وقت الجريمة |
Modern güvenlik sistemimiz sayesinde Cinayet saatinde binada olanların tam listesini çıkarmış bulunuyoruz. | Open Subtitles | نظامنا أمني المحدّث، قد منح لي قائمة دقيقة جداً بكلّ من كان في هذا المبنى ، وقت إرتكاب الجريمة |
Cinayet saatinde Villette'in evinden çıkan bir papaz görülmüş. | Open Subtitles | قسيس تم رؤيته يغادر منزل فاليت فى وقت ارتكاب الجريمة |
Görünüşe göre Cinayet saatinde çalınan birkaç yapı malzemesi var. | Open Subtitles | يبدو بأنّه ثمّة لوازم بناء تمت سرقتها خلال وقت وقوع الجريمة |
Cinayet saatinde iş'te olduğuna dair her türlü kanıt var, damgalı masai kartı, güvenlik kamerası görüntüleri. | Open Subtitles | لدينا جميع الأدلة أنه كان بالعمل في وقت الجريمة بطاقة العمل المختومة, وكاميرات المراقبة |
Cinayet saatinde sörf tahtası olan gri Escalade'yi oradan ayrılırken görmüş. | Open Subtitles | يتذكر رؤيته لسيارة " سكاليد " فضية بحمالة سطحية تغادر حول وقت الجريمة |
Hepsinin Cinayet saatinde tanığı var. | Open Subtitles | جميعهم لديّهم أعذار في وقت الجريمة |
Cinayet saatinde Soho'da sokak kameraları tarafından görüntülenmiş. | Open Subtitles | كاميرات شوارع أمسكت به في سوهو " وقت الجريمة " |
Cinayet saatinde Hong Kong'dan bir yatırımcıyla telefon görüşmesindeymiş. | Open Subtitles | لقد كان على نداء إستثماري " في " هونغ كونغ في وقت الجريمة |
Kendisi olay yerinden 1,5 km uzaklıkta hızla kullanılan plakası 3-L-6 ile başlayan bir SUV'yi Cinayet saatinde görmüştü. | Open Subtitles | أن سيارة من نوع (إس، يو،في) تمشي أمامه بقرامة ميل من موقع الحدث بقرابة وقت الجريمة |
onun Cinayet saatinde bulunduğu yeri doğruladı. | Open Subtitles | على إستعداد لتقديم عذر غياب له في وقت إرتكاب الجريمة. |
Ve Cinayet saatinde oğlumla birlikte evdeydim. | Open Subtitles | وقد كنتُ مع ابني ، في المنزل ...وقت إرتكاب الجريمة ، فقط |
Ve Cinayet saatinde oğlumla birlikte evdeydim. Sadece bilmek istersen diye söyleyeyim dedim. | Open Subtitles | وقد كنتُ مع ابني ، في المنزل ...وقت إرتكاب الجريمة ، فقط |
Bak, bu ikisi Cinayet saatinde şehir dışındalarmış. | Open Subtitles | انظر، كانت هاتين خارج المدينة في وقت ارتكاب الجريمة. |
Bir taksi olay yerine yakın bir yerden onu Cinayet saatinde almış. | Open Subtitles | أقلهتها سيارة الأجرة بالقرب من مسرحة الجريمة في وقت ارتكاب الجريمة |
Cinayet saatinde dışarısı soğuktu, bu da adli tıbbın arabada neden bir şey bulamadığını açıklar. | Open Subtitles | تماماً وقت ارتكاب الجريمة الأمر الذي يفسر لماذا لم يجد الطب الشرعي أدلة على السيارة |
Ben'in Cinayet saatinde olduğunu söylediği noktayı gösteren bir şey yok. | Open Subtitles | لس هناك شىء يظهر المكان الذى بين قال انة فية فى وقت وقوع الجريمة. |
Halının üzerinde saçlar ve Alberg'in dairesinde Kirsten'in Cinayet saatinde bıraktığı parmak izlerini buldular. | Open Subtitles | لقد وجدوا شعر وبصمات في الشقة تضع كيرستن مع البيرغ في نفس الغرفة وقت وقوع الجريمة |
Cinayet saatinde benim görüş alanım içinde olduğunu söyledim. | Open Subtitles | بل قلتُ إنه كان في محيط بصري في وقت وقوع الجريمة |