Onlara iş yerlerinde geçirecekleri dört saatlik sessiz zaman dilimi inanılmaz değerli olacaktır. | TED | منحهم أربع ساعات من وقت هادئ في المكتب ستكون قيمة بشكل لا يصدق. |
Önümüzde dört saatlik yol var. Bilgi vermek için yeterli bir zaman. | Open Subtitles | لدينا أربع ساعات من القيادة مدة كافية ليتعرف كل منا على الآخر |
Ve birisine -- birisine dört saatlik bölünmemiş zaman dilimi verirsiniz iş yerindeki birine verilecek en iyi hediye. | TED | يمكنك ان تعطي شخص ما أربع ساعات من الوقت دون انقطاع هي أفضل هدية يمكن أن تعطيها لأي شخص في العمل. |
Wagner ekolünden gelen bir şarkıcının bestecinin dört saatlik epik eserini kararlı olarak sürdürmesi için dayanıklılığını geliştirmesi gerekir. | TED | يحتاج المغني الفاغنري إلى بناء القدرة على التحمل لغناء ملحمة (ريتشارد فاغنر) الممتدة لأربع ساعات. |
Ta Blaine'e kadar dört saatlik otobüs yolculuğunu neden yapmış? | Open Subtitles | -لمَ استقلت حافلةً لأربع ساعات إلى (بلين)؟ |
Karşı-karşı teklif-- ya benimle gel, ya da seni dört saatlik faks kapak kağıdı protokol toplantısına katılmaya zorlarım. | Open Subtitles | عرض مضاد مضاد تعال معي , او سأجعلك تحضر اجتماع حول الفاكس لمدة اربع ساعات |
dört saatlik bir görüşme, uzaydaki 15 dakika gibidir ve birkaç gün, haftalar geçmiş gibi hissettirir. | Open Subtitles | أربع ساعات من المناقشات معاً مروا و كأنهم 15 دقيقة وبضعة أيام بعيدون عن بعض مروا مثل أسابيع |
Bozuk bir telsizimiz ve yaklaşık dört saatlik oksijenimiz var. | Open Subtitles | لدينا جهاز إرسال مُتعطل ، وحوالي أربع ساعات من الأكسجين المُتبقي |
Hakimin, polislerin ve çalışanların dört saatlik dil dökmelerinden sonra ambulansa girmeyi kabul etti, ambulans onu kriz ünitesine götürecekti, böylece ilaçlarını alabilecekti. | TED | وبعد أربع ساعات من محاولات الإقناع من قبل القاضي، ومن الشرطة والعاملين، اقتنعت بدخول سيارة الإسعاف التي ستقلّها إلى وحدة معالجة الأزمات حتى يتسنى لها تناول أدويتها. |
Yaklaşık dört saatlik katatonik umutsuzluk. | Open Subtitles | أربع ساعات من حالة اليأس والتشنج |
Burası McDonald Rasahtanesi. El Paso'ya dört saatlik mesafede. | Open Subtitles | هذه هو مرصد "ماكدونالد", على بُعد أربع ساعات من "إلباسو". |
Orası Tulsa'dan sadece dört saatlik mesafede! | Open Subtitles | وهذا هو مثل أربع ساعات من تولسا! |
Sanford and Son'ın jenerik müziğinin dört saatlik bu tefsirinin tadını çıkarın. | Open Subtitles | إذا أرجوكم استمتعوا بـ أربع ساعات من الفن بأغنية الشارة لـ(سانفورد و الإبن) |
Hastanede çalışan bir doktor travma geçirirse dört saatlik denetlenme mesaisine katılmak zorunda. | Open Subtitles | عندما يعود الى العمل يكون تحت الاشراف لمدة اربع ساعات |