Oğlundaki ilahi yeteneği hiç görmediğinden onu dövüyormuş. | Open Subtitles | لم يكن يتفهم موهبه ابنه،لذلك كان يضربه |
Üveybabası Onu dövüyormuş. | Open Subtitles | كان زوج أمه يضربه |
Siyah maskeli arkadaşımız bunu dövüyormuş ama Memur Corbin'in ve arkadaşlarının işini bitirmesini engellemiş. | Open Subtitles | صديقنا المقنع، كان يضربه لكنه توقف حين وصل الضابط (كوربن) ورفاقه كيقضوا عليهم |
Baba Curtis'i tanıyınca da aslında mantıklı geliyor çünkü karısını ve çocuklarını devamlı dövüyormuş. | Open Subtitles | مما يعرّفنا أكثر على الأب كيرتس أنه يبدو منطقياً فقد كان يضربها و الولدين يومياً |
Mary diyor ki dua etmezse babası onu dövüyormuş. | Open Subtitles | ـ"مارى" تقول: ان اباها يضربها اذا لم تصلى |
dövüyormuş, sövüyormuş... | Open Subtitles | إنه يضربها ويرفسها |
Babası onu dövüyormuş. | Open Subtitles | أبوه كان يضربه |
Babası, dua etmediğinde Mary'yi dövüyormuş. | Open Subtitles | قالت (ماري) أنّ والدها يضربها إن لم تصلّ |
Fred Rutter onu dövüyormuş. | Open Subtitles | فريد راتر " كان يضربها " |