Sue Ellen Hindistan'daki düğününün davetiyesini sadece 1 hafta önce yolladı. | Open Subtitles | سو إلين ترسل إليّ دعوة قبل أسبوع من زفافها في الهند. |
Son nişan partisinin içine etmiştim zaten. Ayrıca son düğününün de. | Open Subtitles | لقد دمرت بالفعل حفلة خطبتها الأخيره و أيضاً حفلة زفافها الأخيره |
Uçuk kaçık romantik bir hareket yaparak düğününün içine etmeyeceğim. | Open Subtitles | و أنا لن أقوم بحركة رومانسية و أفسد عليكِ حفل زفافك |
düğününün en mutlu günün.. günümüz olması gerekiyor. | Open Subtitles | يوم زفافك يجب أن يكون اليوم الأكثر سعادة في حياتك,في حياتنا |
Oğlunuzun düğününün keyfini çıkarın. Hatırasından mahrum kalmayın. | Open Subtitles | فلتستمتع بزفاف ابنك ياسيّدي استمتع بتلك اللحظات |
Bir saniye önce Sarah Vasquez yaşıyordu ve mükemmel düğününün hayalini kuruyordu ama sonra öldü. | Open Subtitles | خلال ثانية واحدة، كانت (سارة فاسكيز) على قيد الحياة، وتحلم بزفاف مثالي، وبعدها لم تعد كذلك. |
Ama kendi düğününün endişesiyle gidersen, kendi kocası ile ilgili bilgi verebilir. | Open Subtitles | اما اذا ذهبت اليها بمشكلة حفل الزفاف فقد تثرثر بعض المعلومات عن زوجها |
İtfaiye düğününün herkesin hoşuna gideceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد ظننتُ أنّك من بين كل الناس سوف تقدّر إستضافة حفل الزفاف في مركز الإطفاء |
Küçük bir kızken düğününün ve balayının hayallerini kurarsın... | Open Subtitles | عندما تكون الفتاة صغيرة. تحلم بيوم زفافها وشهر العسل، |
Ve geline herkesin önünde düğününün ve Epcot merkezine özel balayı gezisinin iptal edildiğini söylemek isterim. | Open Subtitles | واعترف اليها امام الجميع... . ان زفافها... |
Ve Mirza, onun düğününün gününde Saheba'yla kaçtı. | Open Subtitles | ميرزا هرب مع ساهيبا يوم زفافها. |
Ta ki ailem Gaddar Kjartan ve oğlu Tek Gözlü Sven tarafından öldürülüp kız kardeşim düğününün arifesinde rehin alınana kadar. | Open Subtitles | وذلك حتى قتلت عائلتي على يد (كجرتان) القاسِ وابنه الأعور (سفين) وأخذت أختي رهينة في ليلة زفافها" |
Evet, ya da ablanın düğününün içine edeceğinin. | Open Subtitles | اجل, او بتوكيل مهام زفافك ِ غير المكتمل الى اختكِ |
düğününün fırtınalı bir günde olması ve uygunsuz bir zamanda seçilen yanlış çatal-bıçak pek ironi sayılmaz. | Open Subtitles | جوٌ عاصف في طريقك إلى زفافك و سكاكين غير مناسبة في وقت غير مناسب بالكاد ساخر |
Böylece ben de düğününün bir parçası olmaktan mutlu olacağım. | Open Subtitles | زفافك من جزء انى حينها اشعر سوف |
Jess yapmamamızı istedi yani yetişkinler gibi Cece'nin düğününün tadını çıkaracağız. | Open Subtitles | -جيس) طلبت منا ان لا نفعل) لذلك نحن سوف نستمتع بزفاف (سيسي) مثل البالغين |
Paparazziler aşağıda senin düğününün iptal edilip edilmediğini öğrenmek için kamp kurmuş değiller ya. | Open Subtitles | حسناً, مصورين الفضائح مجتمعون في الأسفل ليعرفوا إن كان حفل الزفاف قد ألغي أم لا . |