Öğrenenler onun ilgi çekici olmadığını, tutarsız ve zor olduğunu düşünüyorlar. | TED | فالطلاب يظنون انها غير مترابطة وغير مثيرة للاهتمام .. وصعبة للغاية |
Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. | TED | ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو |
Sanırım küçük bir kasabadaki polis şefinin bu işi kıvıramayacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | انا اعتقد انهم يظنون ان رجل البوليس المحلى مثلى ضيق الافق |
Hipokrat'ın da pudralı yarım bir perukla, siyah giydiğini düşünüyorlar şüphesiz. | Open Subtitles | لا أشك أنهم يظنون أن أبقراط إرتدوا الأسود مع الباروكة الرمادية |
Açıkçası, okuldaki bazı insanlar oyun alanında bunu yapmanın, uygunsuz olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | بعض الاشخاص فى المدرسة يظنون هذا شىء غير لائق فعله فى الملعب |
Madem Russell Edgington'ı meydana çıkartabileceklerini düşünüyorlar, neden denemelerine izin vermiyoruz ki? | Open Subtitles | إذا هم يظنون أنه بمقدرتهم إيجاد راسل ادجنتون لم لا ندعهما يحاولان؟ |
İşlerini yaptıklarını düşünüyorlar ama şu lanet çocukları doyurmak için koruyucu ailenin bana yeterli para vermediğini de biliyorlar. | Open Subtitles | يظنون إنهم يفعلون عملهم، لكنهم يعرفون أن الحضانة لا تعطيني ما يكفي من المال لإطعام كل هؤلاء الصغار الأوغاد. |
Bir bilim adamıyla üç ajanınızı kaybettikten sonra sus pus oturmayacağınızı düşünüyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يظنون أنكم ستسكتون على هذا بعد خسارة عالمكم وثلاثة عملاء |
Hepsini senin yaptığını düşünüyorlar, sadece vaizi değil, şerifi ve diğer kızları da. | Open Subtitles | انهم يظنون أنك فعلت كل هذا و ليس للواعظ فقط بل للشريف أيضا |
Yalan söylüyor, kafa karıştırıyor, bu da yetmezmiş gibi üstüne bir de herkes gibi yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | هم يكذبون هم يتسترون وبعد ذلك ان لم يكن هذا كافياً والانكى من ذلك هم يظنون انهم سيفلتون من العقاب |
Hükümet, kulüpler, yardım hatları çocuklarımızı bizden daha iyi yetiştirebileceklerini düşünüyorlar. | Open Subtitles | الحكومه, النوادي, خطوط المساعده.. يظنون انهم يستطيعون تربية أطفالنا أفضل منا |
Senin burada o yıkımın tohumlarını atmak için bulunduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | يَعتقدونَ بأنّك هنا كجزء من محاولة للتدمير |
- Bizim Michigan'a bir kuyunun içindeki babanı ziyarete gideceğimizi düşünüyorlar! | Open Subtitles | , أنهم يعتقدوا أننا ذاهبون الي ميشيغان لزيارة والدك في البئر |
Evet. Adamın laboratuvarı dağıtıp sonra da kendini öldürdüğünü düşünüyorlar. | Open Subtitles | نعم ، إنهم يعتقدون أنه حطم مختبره ثم قتل نفسه |
Belki de hâlâ Birleşmiş Milletler hedeflerinin kendileri için değil yalnızca fakir ülkeler için olduğunu düşünüyorlar ama dünya değişti. | TED | ربما هم يعتقدون أن هذا العالم يشبه العالم القديم عندما كانت أهداف الأمم المتحدة للدول الفقيرة فقط ولم تكن تشملهم. |
Bu soygunları benim yaptığımı düşünüyorlar, değil mi? | Open Subtitles | انهم يعتقدون انى مسئول عن هذه السرقات , أليس كذلك ؟ |
Bu sırada, kameranın solunda oturan iki Danimarkalı genç, gülmekten kırılıyorlar. Bu durumun hayatlarında gördükleri en komik şey olduğunu düşünüyorlar. | TED | الآن في هذا الوقت، الشابان الدنماركيان اللذان على يسار الكاميرا يتداعيان من الضحك. يعتقدان أنه أكثر شيئ مضحك رأوه على الإطلاق. |
İnsanların etkilendiğinin farkına varamıyorlar ve umursamaya değmediğini düşünüyorlar. | TED | هم لا يدركون وجود البشر المتضررين، ولا يشعرون ليهتموا لأيٍّ منهم. |
Biraz deli olduğumu düşünüyorlar ama bu başka bir hikaye. | TED | ظنوا أني مصاب ببعض الجنون، هذه قصة اخرى عل أية حال. |
İş arkadaşları artık uğramıyor bile, numara yaptığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | أصحابه من العمل لم يعودون يأتون بعد الآن يعتقدونه يدّعي المرض |
Beni kapı dışına yuvarlamayı falan mı düşünüyorlar yoksa ona da üşenip yağlı bir tahta parçasının üzerine yatırıp pencereden aşağı kaydırmayı mı düşünüyorlar? | Open Subtitles | هل يخططون أن يدحرجوني من خلال الباب على الأقل أم سيضعوني على لوح خشبي مدهون ثم يزلقوني من خلال النافذة؟ |
Yeni köpeğimin Aleutian gribi virüsünün yayılması için kullanıldığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | يظنان أن أحدهم استغل كلبي الجديد لنشر فايروس انفلونزا الألوشيان |
Ama bir süredir annemlerle konuşuyorum ve eve dönmem gerektiğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | لكن كنت أتحدّث مع والديَّ, و يظنّون أن عليهَّ الذهاب للديار. |
Tabi birçok insan 'güzellik nedir?' soruna en uygun cevabı zaten bildiklerini düşünüyorlar. | TED | بطبيعة الحال ، العديد من الأشخاص يعتقدون أنهم يعرفون مسبقا الإجابة الصحيحة على هذا السؤال، ما هو الجمال؟ |