Annem söyledi. Herhalde deli olduğumu düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أمي أخبرتني ، إنك ستظن أنني مجنون |
Annem söyledi. Herhalde deli olduğumu düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أمي أخبرتني ، إنك ستظن أنني مجنون |
Eminim doğru olan şeyi yaptığını düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أنا متاكد من أنك تعتقد أنك تقوم بالشيء الصحيح |
Müslüman olarak, bu işin pek uygun olmadığını düşünüyorsundur sanırım. | Open Subtitles | أتصور بأنك تعتبر هذا العمل نجِس أتصور أنكِ تشعرين بالأمر ذاته |
Kek dilimine ağladığım için delirdiğimi düşünüyorsundur herhâlde. | Open Subtitles | لا بد أنك تظن أنني مجنونة لأنني أبكي على قطعة كيك |
Belki gidemem diye düşünüyorsundur, sen orada yokken her şey mahvolursa diye. | Open Subtitles | "ربما تظن أنّ رحيلك غير ممكن خوفًا من تداعي البلدة في غيابك." |
Bak, muhtemelen sana bunu sormamam gerektiğini düşünüyorsundur. | Open Subtitles | ...إسمعِ , ربما تظنين أنه لا يجب أن أطلب منكِ هذا |
O zaman benim bir canavar olduğumu düşünüyorsundur. | Open Subtitles | إذن ستظن أني وحش |
Eminim güzel olduğunu düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنك تعتقد أنه حل عظيم بالتأكيد |
Ve Umarım sen de benim gibi düşünüyorsundur dedim. | Open Subtitles | و لقد قلت لكِ أني أأمل أنكِ تشعرين بنفس الشعور بخصوصي |
Yarım kalmış bir işin olduğunu düşünüyorsundur şimdi. | Open Subtitles | لا بد أنكِ تشعرين بأن الأمر لم ينتهي |
Kek dilimine ağladığım için delirdiğimi düşünüyorsundur herhâlde. | Open Subtitles | لا بد أنك تظن أنني مجنونة لأنني أبكي على قطعة كيك |
ve maalesef bu şekilde olunca insanlar şaşırıyor ve "belki bunun iyi olduğunu düşünüyorsundur" diyorlar. | TED | ولسوء الحظ، عندما تدخل لتفاصيل ذلك، يرتبك الناس ويفكرون " حسناً ربما تظن أن ذلك لا بأس به." |
Doğal olarak bir şekilde dolandırıldığını düşünüyorsundur. | Open Subtitles | ربما تظن اننا نخادعك و لكن |
Belki senin hoşuna gittiği için onun da hoşuna gider diye düşünüyorsundur. | Open Subtitles | ربما تظنين بأنه اعجبها , لأنه اعجبك |
Korkunç biri olduğumu düşünüyorsundur. | Open Subtitles | ربما تظنين أنني شخص شرير |