Her zaman, sevdiğin insanlar tehlikeye düştüğünde bunu hissedebildiğimizi düşünmüşümdür. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت أنه يفترض أن تحس حين يتعرض أحبابك للخطر |
Her zaman iyi evliliklerin uzlaşma, anlama ve tarafların birbirine kendileri olma fırsatı vermeleri ile mümkün olduğunu düşünmüşümdür. | TED | دائما ما اعتقدت بأن الزواجات الجيدة تعتمد على التنازل والتفاهم وإتاحة المجال للشخص الآخر ليتصرف كنفسه. |
Hep, zeki bir bayanla anlaşmak daha kolaydır diye düşünmüşümdür. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت انة من السهل عقد اتفاق مع سيدة ذات دهاء |
Hep hareketlerin sözlerden daha anlamlı olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | تعلَم، لطالما ظننتُ أنَ الأفعال تتكلَّم أعلى منَ الكلمات على أي حال |
Bu karar bana düşmez, biliyorum ama ben her zaman sizin birbirinize ait olduğunuzu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أعلم بأنّ القرار لا يعود إلي , لكن لطالما اعتقدتُ بأنكما خلقتما لبعضيكما |
Ben de her zaman böyle düşünmüşümdür. Söylesene, senin baban ne iş yapıyor? | Open Subtitles | لطالما اعتقدت ذلك أيضاً قل لي ما هي مهنة والدك؟ |
Her zaman, bir kahramanın, geçmişinde yaşadığı bir trajedinin, o kahramana bir güzellik kattığını düşünmüşümdür, ...sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | اعتقدت انه كان يجب وضع بعض الاماكن المحبوبة للبطل لتكون هناك بعض الحماسة فى خلفية الماساة |
Biliyor musun, Debra hakkında hep böyle düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أنا فلدي اقول يا، اعتقدت دائما أن ما يقرب من ديبرا. |
Her zaman hayal gücümün iyi olduğunu düşünmüşümdür, ama görünüşe göre bu da hayalden ibaretmiş. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت أنّ ..مخيّلتي خصبة، لكن ظهر أنني تخلّيت ذلك |
Ben evliliğin hep hafif seyreden bir hastalık gibi olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | عني انا؟ دائما اعتقدت ان الزواج نوع من المرض |
Yani, harika bir şarkı. Hep noelden çok daha fazla şey anlattığını düşünmüşümdür. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت أنها أجمل من أغنية عيد الفصح ،على أية حال تعرفين,.ْ |
O günden sonra, her zaman ona bir şey borçlu olduğumu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | بعد ذلك ، لقد اعتقدت دائما ان كان لي دين له. |
Bu adam kendi benliğiyle o kadar dolu ki atın üstünde durabilmesine şaşıyorum. Daima bu arkadaşlığın senin için kötü olduğunu düşünmüşümdür, Emma. | Open Subtitles | ذلك الرجل مغرور بنفسه استغرب انه يستطيع البقاء على ذلك الحصان لطالما اعتقدت بان هذا الصداقة سيئة بالنسبة لك , ايما |
Babanın evi sattığını düşünmüşümdür hep. | Open Subtitles | لقد اعتقدت دائما ان والدك باع هذا المنزل |
Ben de bunun hep aileden geldiğini düşünmüşümdür. | Open Subtitles | و أنا لطالما اعتقدت أن هذه الأشياء تجري في دم العائلة |
Onlarınkinin dünyanın en güzel işi olduğunu düşünmüşümdür hep. Bütün gün motosiklet tepesinde suçları aydınlatıp, kötü adam kovalıyorsun. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت إنّها الدراجة الأروع تأخذ جولة بالدراجة طِوال اليوم، تحلّ الجرائم، تستمر بمطاردة |
Ve hep bende bir terslik olduğunu düşünmüşümdür çünkü bu adam gayet normal yaşıyor ve ben çekmem, diyor. | Open Subtitles | ودائماً ما اعتقدت ان هناك شيء خاطيء بي لأن كان هناك شخص طبيعي جداً قال للتو "لا افعل ذلك" |
Ben de ismimi bilmedikleri bir yerde ölürüm diye düşünmüşümdür hep. | Open Subtitles | لطالما ظننتُ أنني سأموت في مكانٍ، لا يعرفون فيه اسمي |
Dolandırıcılık olduğunu düşünmüşümdür. Üstüne alınma. | Open Subtitles | لطالما ظننتُ أنها مجرد خُدعة, بدون إهانة لكِ. |
Karşılık veren kadından daha seksi bir şey olmadığını düşünmüşümdür her zaman. | Open Subtitles | لطالما ظننتُ أنّه لا يوجد شيء أكثر إثارة من إمرأة تدافع عن نفسها. |
Yapamayacağın hiçbir şey olmadığını düşünmüşümdür hep. | Open Subtitles | مذهل لقد اعتقدتُ ذلك دائمًا، أنت يمكنك فعل أي شيء |
Noel'i her zaman yardımseverliğin ve iyiliğin günü olarak düşünmüşümdür. | Open Subtitles | ولكني لطالما اعتبرت عيد الميلاد كوقت للاحسان والخير |
Hep Parker Posey beni oynamalı diye düşünmüşümdür. | Open Subtitles | توقعت دائماَ بأن " بوكر بوزو " عليها لعب دوري لكن |
Hep kibar olduğunuzu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | حَسناً، أنا دائماً أعتقد أنكِ كنتِ شخصُ لطيفُ للغاية |