Kimilerine göre dost, kimilerine göre düşmandı ama hepsi ona saygı duyardı. | Open Subtitles | صديق للبعض، عدو للآخرين. محترم من الجميع. |
Yani o bir düşmandı, demek istediğim profesyonel bir anlamda. | Open Subtitles | اذن هو كان عدو اعنى على المستوى المهنى |
Şimdi hatırladım, eski bir düşmandı. | Open Subtitles | لقد إكتشفت عدو قديم |
O değerli bir düşmandı | Open Subtitles | كان خصماً جديراً |
Walter düşmandı. | Open Subtitles | والتر كان العدو. |
Bizim için, doğduğumdan bu yana, hatta daha da önceden beri, Kuzey Kore hep düşmandı. | TED | بالنسبة لنا، كانت كوريا الشمالية هي العدو دائمًا حتى قبل ولادتي. |
En azından iyi bir düşmandı. | Open Subtitles | أو على الأقل ,فهو عدو يستحق. |
En azından iyi bir düşmandı. | Open Subtitles | على اسوأ الأحوال هو عدو شريف |
Bunu söyleyen Khan Noonien Singh Atılgan'ın karşılaştığı en tehlikeli düşmandı. | Open Subtitles | هذا ما قيل خان نوين سينج) أخطر عدو بتاريخ الأمم ) واجهته الكواكب |
Bunu söyleyen Khan Noonien Singh Atılgan'ın karşılaştığı en tehlikeli düşmandı. | Open Subtitles | هذا ما قيل خان نوين سينج) أخطر عدو بتاريخ الأمم ) واجهته الكواكب |
Dost gibi görünen bir düşmandı. | Open Subtitles | بل عدو ودود |
Douglas Thurman çetin bir düşmandı. | Open Subtitles | دوغلاس ثرمان ) كان خصماً قوياً ) |
Powell düşmandı. Seçim belliydi. | Open Subtitles | و(باول) كان العدو. |
Ve -- Tasarıma ve dünyaya bakış açım sadece etrafımda dönen şeylerden ibaretti ve tasarım piyasasında gördüğüm her şey benim için bir düşmandı. | TED | وكانت الطريقة التي أنظر بها إلى التصميم والطريقة التي أنظر بها إلى العالم هي ما يدور حولي وكانت الأشياء التي واجهتها عندما دخلت عالم التصميم هي العدو |