Teteoinnan, hem kadınların doğdukları savaş alanlarına hem de Tenochtilan'ın düşmanlarıyla savaşan erkeklere savaş açıyor. | TED | تشن تتروينا الحرب على حد سواء في ساحات المعارك النسائية المرتبطة بالولادة وفي معارك الرجال مع أعداء تينوشتيتلان. |
Fakat bırakın, bu iki büyük ulusun, barış ve özgürlük düşmanlarıyla savaşmak için birlikte söz verdikleri bu uzlaşma, bir kanıt olsun. | Open Subtitles | و لذا لندع إتفاقيتنا هذه الدليل .. على أنّ دولتينا العظيمتين .. ستقفان معاً بإلتزامهما لمحاربة أعداء السلام و الحرية |
İberya ve Afrika'da Roma'nın düşmanlarıyla çarpışarak kazandım. | Open Subtitles | كل خطوة منها في غول وليبيريا وافريقيا ضد اعداء روما |
"Kişi, düşmanlarıyla bile barış içinde yaşarsa... "Rab ondan hoşnut kalır." | Open Subtitles | إذا أرضت الرب طرق إنسان جعل أعداءه أيضاً يسالمونه |
Sürü birbirinden güç alarak baş düşmanlarıyla yüzleşebilir. | Open Subtitles | بالتلاصق معًا يستطيع القطيع إبعاد تحدّي ألدّ أعدائه |
Tatil dönüşü, Paris halkı kendilerini bir kez daha ezeli düşmanlarıyla savaş halinde bulmuştu. | Open Subtitles | لم يلبث الباريسيون العائدون ...من عطلاتهم أن وجدوا أنفسهم مره أخرى فى حرب مع عدوهم التقليدى |
Senatörüm, bir kişinin itibarı düşmanlarıyla ölçülürmüş, dostlarıyla değil. | Open Subtitles | اتعرف يا سيناتور يقال ان مرتبة الرجل يثبتها أعداؤه وليس أصدقاؤه |
Zayıf noktaları bu, yani savaşta düşmanlarıyla yüz yüze gelmek zorundadırlar. | Open Subtitles | إنها أضعف منطقة لديهم لذلك عليهم دائما أن يواجهوا أعدائهم في المعركة رائع لا يمكن أن يديروا ظهرهم أبدا |
Ben kraliçenin düşmanlarıyla barış yapmam. Kraliçenin düşmanlarını öldürürüm. | Open Subtitles | لن أصنع السلام مع أعداء الملكة |
Ordum Amphipolis'in düşmanlarıyla kendisi ittifak kuran her bir köyü cezalandıracak. | Open Subtitles | جيشي سوف يعاقب أي قرية تتحد مع أعداء قريتي (آمفيبوليس) |
Floransa'nın düşmanlarıyla baş etmeyi de bir tek sen biliyorsun. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يعرف كيفية التعامل مع أعداء (فلورينسا) |
Mithra'nın Oğulları'nın düşmanlarıyla tanıştım. | Open Subtitles | لقد قابلت أعداء أبناء (ميثراس) |
Bu arada ölen DEA ajanı Mark Bowers'ın cesedi Sinaloa kartelinin düşmanlarıyla dolu toplu mezardan 50 metre ötedeymiş. | Open Subtitles | بالمناسبة، (مارك باوزر) عميل وحدة مكافحة المخدرات الميت، عثر على جثته على بعد 50 ياردة من مقبرة جماعية مليئة بجثث أعداء عصابة "سينالوا". |
Beni tahttan indirmek için İngiltere'nin düşmanlarıyla işbirliği yaptın! | Open Subtitles | لقد تأمرت مع اعداء انجلترا لتزيحني من العرش |
Birisi devletin düşmanlarıyla savaşır diğeri vatandaşları korur ve hizmet eder. | Open Subtitles | احدهم يحارب اعداء الدولة و الاخر يحمي ويخدم الناس |
Tanrı'nın düşmanlarıyla mücadele etmek bir onurdur. Buraya şeytani düzeni düzeltmeye geldim. | Open Subtitles | مواجهه اعداء الرب شرف و أنا أتيت للقضاء على هذا الشر |
düşmanlarıyla yüzleşmek için sadece çiftçiler kaldı. | Open Subtitles | المزارعين فقط من بقي ليواجهوا أعداءه الآن |
Tüm düşmanlarıyla buluşmasına rağmen hiçbir dostuyla karşılaşamadı. | Open Subtitles | قابل جميع أعداءه ولم يلتقي بصديق. |
Yokluğunu fırsat bilip düşmanlarıyla ortaklık kurduğun kulağıma çalındı. | Open Subtitles | والآن أسمع شائعات بأن غيابه، جعلكِ تقومين بتحالفات جديدة مع أعدائه. |
düşmanlarıyla çürüsün diye onu da Sibirya'ya göndermişler. | Open Subtitles | "لذا أرسلوه إلى "سايبيريا للتعفّن بعيدا مع أعدائه |
- Seni boşuna çıkarmıyoruz yukarı. - Yukarıda operasyon biraz kanlı olabilir. düşmanlarıyla yüzleşmeye giderler. | Open Subtitles | يتركون لمواجهة عدوهم - غدا نغادر في عهمة - |
Kılıç ustası. Halkını kurtarmak için düşmanlarıyla savaşmış ve kazanmış. | Open Subtitles | , قاتل أعداؤه و فاز |
Yalnızca aptallar düşmanlarıyla dost olmaya çalışır. | Open Subtitles | فقط الحمقى من ينتظرون إحتمال أن يصير أعدائهم أصدقائهم. |