Çan kulesinin yakınlarındaki bir rehinci dükkanındaki güvenlik kasetinden görüntüler. | Open Subtitles | لقطات فيديو أمنية لعملية سرقة على محل رهونات الليلة الماضية |
Açıklaması imkansız ama gazozcu dükkanındaki fil başlı fıçıdan bahsediyordu. | Open Subtitles | لم أستطيع تفسير الأمر أنه كان يتحدث عن الصنبور الذي علي شكل الفيل الذي كان في محل الصودا |
Öyle mi? Halbuki smokin dükkanındaki adam jilet gibi olduğumu söylemişti. | Open Subtitles | حقا ،الرجل اصاحب محل البدلات قال أنني أبدو مسرع |
Boya dükkanındaki malzemelerin laboratuvar testleri toksinlerin toz halde olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | نتائج المعمل في متجر الطلاء يؤكد أن السم في صورة بودرة |
Oraya aynı kıyafetle gidersek hoş olur diye düşündüm ve kostüm dükkanındaki adama para yedirip senin ne kiraladığını öğrendim. | Open Subtitles | و قد فكرت فى أنه سيكون من الظريف لو أن كلينا ذهب بنفس الأزياء لذا فقد رشوت الفتى بمحل الأزياء ليخبرنى بما قمت أنت بتأجيره |
Bağırsakları çıkarılmış, derileri yüzülmüş ve adamın dükkanındaki domuzlar gibi küvette ters bir şekilde asılı bulunmuşlar. | Open Subtitles | منزوعي الأحشاء، و مسلوخين ومعلقين رأسًا على عقب في حوض الإستحمام لكي يجفّوا مثل الخنازير في متجره |
Evet, ama film dükkanındaki o güzel kadından değil. | Open Subtitles | نعم، لكن لَيسَ مِنْ تلك السيدةِ الجميلةِ في محل الفيديو. |
Ama şeker dükkanındaki adamı hatırlıyorum. | Open Subtitles | لكنى أعرف ذلك الرجل الذى أراه فى محل الحلويات |
Veya cizgi roman dükkanındaki diğer çocuklar? | Open Subtitles | أو الأولاد الأخرين في محل الكتب الهزلية؟ |
Bence daha çok bir tamirci dükkanındaki tezgahı gibi. | Open Subtitles | أظن بانها طاولة حرفي في محل للميكانيك لماذا؟ |
Bunu şehir merkezinde elektrikçi dükkanındaki götlek bi çocuktan aldım. | Open Subtitles | لقد اشتريت ذلك من وسط المدينة، من محل الأجهزه الكهربائية من بعض الصبيه الاوغاد |
Hepsini çizgi roman dükkanındaki Larry'ye satacağım. | Open Subtitles | سأبيعها كلها للاري في محل الصور المتحركة الذي بالأسفل |
- Nereye gitmiştin? Sosisli sandviç dükkanındaki bir kıza vurulmuştum. | Open Subtitles | أنا كنت ألاحق الفتاة من محل بيع النقانق و التي لم تأبه لي حتى |
Şuan kendimi oyuncak dükkanındaki bir çocuk gibi hissediyorum. | Open Subtitles | الأن ، انا اشعر كأنني طفل صغير في محل للإلعاب مرة اخرى |
Tabii, bugün mum dükkanındaki adama büyüyen balkabağını anlatmanla ilgili... ..büyüleyici konuşmandan bahsediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | نعم, كتلك الخطبة الساحرة التي القيتها على ذلك الرجل في محل الشموع اليوم نتكلم عن القرع الشتوي؟ بعد ثانية اضافية |
Çiçekçi dükkanındaki bıçaklar polipropilenden ve naylondan. | Open Subtitles | الأعشاب من محل الزهور هي مادة البولي بروبيلين والنايلون |
İsterseniz arayın, ama Bay Wilkes Bay Kennedy'nin dükkanındaki siyasi bir toplantıda. | Open Subtitles | فتش إن أردت لكن السيد ويلكس في اجتماع سياسي في متجر السيد كينيدي |
Kasap dükkanındaki parçalanmış ceset? | Open Subtitles | القصة التي تم فيها تقطيع الجثة وتخبئتها في متجر الجزارة؟ |
Yılbaşında çizgi roman dükkanındaki kostüm partisine gidiyoruz ve sen de Wonder Woman oluyorsun! | Open Subtitles | سنذهب لحفلة تنكّريّة بمحل الكتب المصوّرة بـ ليلة رأس السنة "وسيتسنّى لكِ أن تكوني "المرأة الأعجوبة |
Şeker adam dükkanındaki parti için davetiye getirdi. | Open Subtitles | رجل الحلويات أتى بدعوات إلى حفلة في متجره. |
Ben daha çok camcı dükkanındaki fil gibiyim. | Open Subtitles | نعم, حسناً, طبيعتي هي عباره عن ثور بمتجر اواني الخزف |
Boncuk dükkanındaki Bay Sherrod bana daha çok izin verecek. | Open Subtitles | السّيد في مخزنِ الخرزةَ أعطِني وقتَ أكثرَ مِنْ. |
Hayatımızı bir Çin dükkanındaki ıvır zıvırlar gibi geçiriyoruz. | Open Subtitles | كلنا نمرّ بالحياة مثل الثيران في دكان خزفي |