Eminim bana dükkanlardan yaptığım tüm o hırsızlıkları vergiden düşemeyeceğimi söyleyecek. | Open Subtitles | أراهن أنه سيخبرني أنني لا أستطيع شطب كل قائمتي لسرقة المتاجر |
Senatör Kinsey'i öldürmek için kullanılan silahı öyle yerel dükkanlardan satın alamazsınız. | Open Subtitles | البندقية التي إستخدمت لقتل السيناتور كينزي لبست من النوع الذي تجدينه في المتاجر العاديه |
Sadece dükkanlardan mal aşırmayı da bırakabilmeni dilerdim. | Open Subtitles | لكنني أتمنّى لو أنك تتوقّفين عن السرقة من المتاجر |
Berber sokakta işleri iyi giden dükkanlardan biri. | Open Subtitles | محل الحلاقة من المحلات القليلة التي لاتزال مزدهره في الشارع |
Bu, soyulan dükkanlardan birinden. | Open Subtitles | تبدو هذه من أحد المحلات التي ضربت |
Zırhlı araç üst uçlu dükkanlardan para almak için ayarlanmış. | Open Subtitles | ومن المقرر أنها سيارة مصفحة لنقل حتى النقد من مجموعة من المتاجر الراقية |
Taksiyi şu yerel dükkanlardan birine çekersen Süper Kupa yüzüğümü parlatabilirim. | Open Subtitles | عليك أن تأخذنا الى أحد المتاجر المحلية حتى أتمكن من تلميع، كما تعلمون خاتم السوبر بول |
dükkanlardan B Sınıfı kartların tamamını alabilirsiniz. | Open Subtitles | بوسعكم شراء كلّ البطاقات الموسّمة من الفئة "ب" من المتاجر. |
Edinburgh'taki en eski dükkanlardan birine sahipti. | Open Subtitles | كان يمتلك أحد أقدم المتاجر في "أدنبرة" |
Bunu onaylaması için Forensics'i beklememiz gerekiyor ama görünüşe göre bu iki delikanlı, soyulan dükkanlardan saat 10-12 arası alışveriş yapmışlar ve ikisi de saat 14:00 civarı ölmüşler. | Open Subtitles | سنضطر لإنتظار تأكيد الأدلة الجنائية لذلك، ولكنه يبدو أننا قد وجدنا مراهقين يتسوقان في نفس المحلات المسروقة فيما بين العاشرة صباحاً والظهيرة وقد قتل كليهما في الثانية ظهراً |