Sizden yaşamın dünya üzerinde nasıl düzenlendiğini hayal etmenizi istiyorum. | TED | أريد منكم أن تعاودوا تخيلكم لكيفية تنظيم الحياة على الأرض. |
2015 itibariyle, dünya üzerinde üç milyar akıllı telefon olacak. | TED | بحلول 2015، سيكون هناك ثلاث مليار هاتف ذكي في العالم. |
Christopher bana beyaz mendil sallasaydı tüm dünya üzerinde onu takip ederdim. | Open Subtitles | , إذا كرستوفر يرمي منديله إلي أنا سأتبعه حول العالم في تنقلي |
dünya üzerinde beyaz güllerden daha fazla sevdiğim çiçek yoktur. | Open Subtitles | أُحب الورود البيضاء أكثر من أى زهرة على وجه الأرض |
dünya üzerinde sadece bir canlı, kendine bütün habitatlarda yaşama imkani sağlayabilmiştir. | Open Subtitles | مخلوق واحد فقط نحت حياة لنفسه في كل موطن ٍ على الارض. |
Bu dakikada dünya üzerinde kaç insan coşku ve mutluluk ile dans etmektedir? | TED | كم من الناس في جميع أنحاء العالم يرقصون بابتهاج في هذه اللحظة بالذات؟ |
dünya üzerinde dolaşan iki eş ruh, aynı kaos ortamında bir arada yaşıyor. | Open Subtitles | روحان متطابقتان يمشيان على الأرض فى ذات الوقت الذى اخلق تلك السيادة الفوضاوية |
Seni sevmemem için dünya üzerinde yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شئ على الأرض قد يجعلني اتوقف عن حبك |
Mesozoik Çağ'da dünya üzerinde bulunan pek çok canlı türünün yok olmasına sebep olan iki ekolojik olay vardır. | Open Subtitles | العصور الوسطى تأخذ مكانا بين أزمِنتَينِ من الأزمات البيئية الرئيسية التي أدت الى انقراض الكثير من الأنواع على الأرض |
Ve dünya üzerinde küçük hayvanları seven tek kişi de o değil. | Open Subtitles | كما أن أنجيلا ليست الشخص الوحيد في العالم الذي يحب ألعاب الحيوانات |
Bir: dünya üzerinde öyle bir hasar verecek geyik yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد أي غزال في العالم يمكنه التسبب بهذا الضرر |
dünya üzerinde senden daha çok önemsediğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد أحد في العالم يهتم بكِ أكثر من ذلك |
dünya üzerinde hayatı tekerlekli sandalyeye bağlı 68 milyon insan olduğu tahmin ediliyor. | TED | هناك في العالم 68 مليون مقعد يستخدمون الكراسي في الحركة حول العالم |
dünya üzerinde, şu an başka bir yere temelli taşınmak istediğini söyleyen 700 milyon insan var. | TED | حول العالم هناك 700 مليون شخص يقولون انه يرغبون في الانتقال نهائيا الى مكان اخر خالا. |
Yaklaşık 2.000 böcel türü, yiyeceğe dönüştürülüyor, dünya üzerinde iki milyar insanın günlük diyetlerinin büyük bir parçasını oluşturuyor. | TED | قرابة ألفي نوع من الحشرات تحوّل إلى طعام، مشكلة جزء كبيرا من الغذاء اليومي لملياري شخص حول العالم. |
dünya üzerinde ağa bağlı bütün cihazları taradık. Ancak başarısız olduk. | Open Subtitles | لقد مسحنا كل جهاز شبكة موجود على وجه الأرض بلا فائدة |
Gerçekte, bu hayvanların karada bir eşi yok; dünya üzerinde benzersizler. | TED | في واقع الأمر ، فإن هذه الحيوانات ليس لها نظير على الارض ؛ انها فريدة من نوعها في العالم. |
Ancak iklim değilikliği tüm dünya üzerinde verim kaybına sebep olmakta. | TED | والتغير المناخي يسبب خسارة على مستوى الغلة عبر جميع أنحاء العالم. |
"dünya üzerinde hafızadan ve vicdan azabından kaçacak yer yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ملجئ من الذكريات و الندم في هذا العالم |
Hepimiz, bizi hissizleştirmeye yetecek kadar trajedi yarattık ve gördük şu dünya üzerinde. | TED | وأنا أعلم أننا رأينا مايكفي من الصور لتجعلنا مخدرين من المآسي التي ارتكبت على كوكب الأرض. |
dünya üzerinde yaşayan en azından 33 farklı insana benzeyen canlı modeli vardı. | TED | كان هنالك على الأقل 33 نوع من القردة العليا التي قد عاشت على سطح الأرض |
dünya üzerinde çekindiğim tek birşey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط في العالمِ يُمْكِنُ أَنْ يُخيفَني |
Ya dünya üzerinde, yaşayan, dinamik bir madde varsa? | Open Subtitles | ما إذا كان هناك وجود مسألة غير موجود في الأرض إلا على قيد الحياة، ودينامية؟ |
Tanrının tapınağının önünde durup, ellerini açıp" Tanrı dünya üzerinde kendi yaratıklarıyla yaşayabilir mi? | Open Subtitles | ؟ وقف امام مذبح الرب مد يده وقال هل حقا يمكن ان يسكن الله بين خليقته في الارض |
Eğer şeytan bu dünya üzerinde yürüyorsa kesin halkla ilişkiler işinde çalışıyordur. | Open Subtitles | لو الشيطان كان على هذه الأرض لكان يعمل بالعلاقـات العامة بكل تأكيد |
İddia ediyorum ki, dünya üzerinde hakikaten çok iyi akustiğe sahip olan çok az salon var. | TED | هناك فتحات قليلة للغاية في هذا العالم التي حقاً لديها مهندسي صوت جيدين للغاية، |
dünya üzerinde göç ederek bu kadar çok yol kat eden başka bir memeli yoktur. | Open Subtitles | لا يقوم حيوانٌ آخر بهجرة طويلة مماثلة عبر أرجاء البسيطة أكثر من هذه الحيوانات. |