Böyle bir şeyin doğal olduğu bir dünyada yaşıyor olsan bile seni temin ederim ki, Megan buna yanaşmaz. | Open Subtitles | حتى لو كنت تعيش في عالم يحدث فيه ذلك اضمن لك ان ميغن لن تفعل ذلك |
Yani, kendi yarattığı bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | اعني , انها تعيش في عالم من صنعها |
Yani, kendi yarattığı bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | اعني , انها تعيش في عالم من صنعها |
- Bu Bjarne ve gerçek dünyada yaşıyor öyle değil mi? | Open Subtitles | - انه بيارن يعيش في العالم الآخر صحيح ؟ |
Jack gerçek dünyada yaşıyor. Sense cennet krallığında. | Open Subtitles | (جاك) يعيش في العالم الحقيقي, بينما أنت تعيش في مملكة الجنة... |
Karanlık bir dünyada yaşıyor. Lanetlenmişlerin ruhlarıyla savaşıyor. Senin müziğin bu kasvetli ruh halini yakalamaktan uzak. | Open Subtitles | هو يعيش في عالم مظلم يحارب الأرواح الملعونة. |
Belki de artık adam kaçırmanın gerekli olmayacağı bir dünyada yaşıyor oluruz. | Open Subtitles | ربما سنعيش في عالمٍ لن يكون هناك داعٍ للإختطاف |
Onlardan apayrı bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | انها تعيش في عالم مختلف تمما عن عالمنا |
Ama aksi hâlde, herkesin konuşmalarının ya da mesajlarının suçlular, sapıklar ve yabancı istihbarat servisleri tarafından izlenebildiği bir dünyada yaşıyor olacağız. | TED | ولكن البديل قد يعني أن تعيش في عالم قد تراقب فيه أي رسالة أو اتصال لأي شخص من خلال المجرمين ،او المطاردين ومن خلال وكالات الاستخبارات الأجنبية . |
Yalnız dünyada yaşıyor | Open Subtitles | تعيش في عالم وحيد |
* Öyle bir dünyada yaşıyor ki, tehlikeli * | Open Subtitles | * إنها تعيش في عالم وهو مشتعل * |
Yalnız bir dünyada yaşıyor | Open Subtitles | *تعيش في عالم وحيد * |
Yalnız bir dünyada yaşıyor | Open Subtitles | *تعيش في عالم موحش * |
Çünkü İri-Mavi-Beyaz çocuk siyah beyaz bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | لأن ولد أزرق كبير يعيش في عالم من الأسود والأبيض |
Evet, büyük ihtimalle. Başka bir dünyada yaşıyor çünkü. | Open Subtitles | ربما لن يفهم ذلك لانه يعيش في عالم مختلف |
İki kişi kendi yarattıkları dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | شخصانِ يعيشانِ في عالمٍ خاصٍ من صنعهما |