Tek bir düzgün atım ve yüzlerce alacaklım var. Pek uyumuyorum. | Open Subtitles | لديّ حصان واحد لائق ، ومئة شخصٍ دائن لا أنامُ كثيراً |
Onunla daha önce düzgün şekilde ilgilenmedim ama yalnız ölmeyeceğinden emin olacağım. | Open Subtitles | لم أعتني بهِ جيداً من قَبل لكني أكيد لن أجعلهُ يموت وحيداً |
Eğer devlet bize para verirse birkaç düzgün dosyamız olur. | Open Subtitles | إذا أعطتنا المحافظة بعض المال لكان لدينا نظام ملفات محترم |
Doğru düzgün iyileşmezse o güzel atleti bir daha giyemezsin. | Open Subtitles | اذا لم تعالجي بشكل جيد لن ترتدي هذه البذلة ثانية |
Tamam mı? Burada işini düzgün yapınca puan kazanmıyorsun, Vic. | Open Subtitles | حسناً, لن تحصل على شيء أضافياً لأنك تقوم بأعمال لائقة |
İnsanlar doğru düzgün iş yapsaydı... böyle boktan durumlar da olmazdı. | Open Subtitles | ،لو أن الناس يفعلون العمل بالطريقة الصحيحة ما كان ليحدث ذلك |
Bu yüzden başvurduğumuz bir yaklaşım, proteinleri düzgün şekillerinde tutmak için, moleküler seloteyp işlevi gören ilaçlar tasarlamaya çalışmak. | TED | احد التوجهات التي نعمل عليها, محاولة تصميم ادوية تعمل بطريقة مثل جزيئييات الشريط اللاصق لحفظ البروتين في شكله الصحيح |
Kampüste doğru düzgün kalacak bir yer yoktu ve görünce de kaçırmak istemedim. | Open Subtitles | بالكاد استطعت الحصول عليها في ذلك الحرم الجامعي وكانت تبدو فرصة جيدة حينها |
Doğru düzgün bir eğitim alamadıkça, korkarım ki doktor olmaya mahkumum. | Open Subtitles | أعتقد أنه من دون التدريب المناسب سيتحتم عليّ أن أكون طبيباً |
İşiniz bittiğinde haber verin ki cesetleri düzgün bir yere kaldıralım. | Open Subtitles | وأعلميني عندما تنتهين حتّى نستطيع أخذ هؤلاءِ الناس إلى مكان لائق |
- Bunun için çok erken. - düzgün giyinmesini istiyorum sadece. | Open Subtitles | ـ إنه مبكر على هذا ـ أريدها أن ترتدي شيءٍ لائق |
Sistem her zaman düzgün işliyor olsaydı burada üniformayla duruyor olur muydum? | Open Subtitles | هل تعتقد أنني سأقف هنا في زي إذا كان النظام يعمل جيداً |
Evet, biliyorum, yetkisini düzgün ve akıllıca kullanmayan, paylaşmayan yetkili kadınlar var. | TED | وأجل، أعلم.. أن هناك نساء يمتلكن القوة ولا يستخدمنَها جيداً وبحكمة وهناك من لا يتشاركنَ القوة. |
Ama en çok, söyledikten sonra, düzgün bir adam gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن المهم أنني بمجرد أن تكلمت شعرت وكأنني رجل حقيقي محترم |
Bağlanmak konusunda kafayı yemek yapacağın tek şeydi ama onu bile düzgün yapamıyorsun! | Open Subtitles | الفزع من الالتزام هو الشيء الوحيد الذي يمكنك فعله ولم تفعله بشكل جيد |
Ona düzgün bir cenaze yapabilmeyi dilerdim, bunu hak ediyor. | Open Subtitles | هي تستحق جنازة لائقة أتمنى أني أستطيع أن أعطيها ذلك |
Çünkü adını duyurman düzgün bir rol yönetmeniyle çalışmaktan geçiyor. | Open Subtitles | لأن هذا سيضع اسمك في القائمة الصحيحة مع المخرج المناسب. |
Ama tarihteki bütün büyük şahsiyetler gibi, o da sadece düzgün içerikle anlaşılabilir. | Open Subtitles | لكن، مثل كل العظماء في التاريخ يمكن أن يفهم فقط في السياق الصحيح |
Hiçbir dili doğru düzgün konuşamıyor -anadili hariç tabii. | Open Subtitles | بالكاد يمكنه الكلام بأي لغة، ما عدا اللغة الهندية بالطبع |
Şampiyon'a binebilirsin tabii. Ama o kısrak doğru düzgün eğitilmemiş. | Open Subtitles | بالتأكيد يمكنك الركوب ايتها البطلة لكن المهرة ليس مدربة جيدا |
Bir de düzgün bir pub bulursak, her şeyimiz tamam olacak. | Open Subtitles | ، الآن لو استطعنا إيجاد حانة مناسبة سيكون لدينا كل شيء |
Onu tutarken çok dikkatli olmam gerekiyor çünkü öndeki bu büyük çeneler öyle güçlüdür ki bir kurşunkalemi düzgün bir şekilde kesebilir. | Open Subtitles | يجب أن أتعامل معها بعناية كبيرة لأن هذين الفكين الضخمين في الأمام قويين بما يكفي كما يقال, لقطع قلم رصاص بشكل مستقيم. |
Evraklarını yazmak, zamanında işe gelmek, düzgün ayakkabı giymek de önemli. | Open Subtitles | وكذلك القيام بالأعمال الورقية ،الحضور في الوقت المحدد، إرتداء حذاء مناسب |
Doğru düzgün tıbbi malzemelerim olmadan hiçbir hastanın bana güvenmesini de bekleyemezdim. | Open Subtitles | لا اتوقع ان يثق فىً مرضاى لو لم يكن لدىً المعدات المناسبة. |
Ve, hey, eğer hatalıysam söyle, senin düzgün bir yaşama sahip olup... | Open Subtitles | و هل أنا مخطئ أو شخص ما هنا يوفر معيشة محترمة الآن |