Bu şeyleri şehrin her tarafına dağıtıyorlar. Eğer White bu işin peşine düşmüşse hiç şaşırmam. | Open Subtitles | انهم يوزعون هذه الاشياء في كل انحاء المدينة لن اتعجب اذا علم البيض القدامى بذلك |
Buraya gelsene. Balkabağı dağıtıyorlar. | Open Subtitles | , تعال الي هنا إنهم يوزعون القرع بالمجان |
Kıyafet, yiyecek ve battaniye dağıtıyorlar. | Open Subtitles | يوزعون الملابس والمواد الغذائية والبطانيات. |
El ilanı dağıtıyorlar, bağış ve vergi topluyorlar. | Open Subtitles | إنهم يوزعون منشورات ويجمعون التبرعات والهدايا. |
Lobideki bazı adamlar ücretsiz gazete dağıtıyorlar. | Open Subtitles | يا عضو مجلس الشورى . هنالك بعض الأولاد في الردهة . يقومون بتوزيع الصحف المجانية |
Kurabiye ve kredi kartı dağıtıyorlar! | Open Subtitles | وهم يوزعون البسكويت وبطاقات العمل |
Bu insanlar bedava iPhone dağıtıyorlar! | Open Subtitles | هؤلاء الناس يوزعون أيفونات مجانيه |
Buzlu dondurma gibi ortaklık dağıtıyorlar. | Open Subtitles | لذا يوزعون عروض الشراكة كالحلوى |
Ve adamlar papperonalı beleş pizza dağıtıyorlar. | Open Subtitles | وهم يوزعون بيتزا مجانية بالبابروني |
Bedava para dağıtıyorlar. | Open Subtitles | انهم يوزعون نقود مجانا. |
Hatta onlara okulda kondom bile dağıtıyorlar, bunu biliyor muydun? | Open Subtitles | و هم أيضا يوزعون الواقي الذكري بينهم في المداس، أتعلمون ذلك.. ! |
Orada bedava içki dağıtıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يوزعون المشروب بالمجان |
- Antibiyotik dağıtıyorlar. | Open Subtitles | -إنهم يوزعون المضادات الحيوية |
Kanını da şehirdeki hastanelere dağıtıyorlar. | Open Subtitles | و يقومون بتوزيع الدم للمستشفيات بالمدينة |
Kitapları mı dağıtıyorlar? | Open Subtitles | هل يقوم هؤلاء الشباب بتوزيع هذه الكتب؟ |
Ve bu partilerde yeni bir uyuşturucu dağıtıyorlar. | Open Subtitles | وخلال الصخب , يقومون بتوزيع مخدر جديد |