Bu da demek oluyor ki Olivia Pope şantaj yapıyor. | Open Subtitles | أن أماندا تانر تبتزّك مما يعني أن أوليفيا بوب تبتزك |
Bu da demek oluyor ki yüzde 19 ihtimalle doğruyu söylüyordu. | Open Subtitles | مما يعني أن هنالك إحتمال بنسبه 19 أنه كان يقول الحقيقة. |
Ben bu dizinin yaratıcı danışmanıyım, bu da demek oluyor ki bana danışılmadan yaratıcı birşey yapılmamalı. | Open Subtitles | أتعرف، أنا مستشار الأفكار الخلاقة لهذا المسلسل مما يعني أنه لا يجب حدوث شيء خلاق بدون استشارتي |
Bu da demek oluyor ki bunu sana veren seni kazıklamış. | Open Subtitles | وهو ما يعني أن كل من باع لك أنها لم تفعل لك أي تفضل. |
Bu da demek oluyor ki hızlı çalışmalıyız, bu yüzden işe koyulalım. | Open Subtitles | وهذا يعنى أن جميعنا يجب أن نعمل بسرعة لذا لنذهب |
Bu da demek oluyor ki vücudun geriye kalanını bulmak için etrafı araştırmalıyım. | Open Subtitles | هذا يعنى أنه يجب علىّ أن أذهب و أعثر على باقى أجزاء الجسد |
Bu da demek oluyor ki tam olarak 2 milyon dolar ile başlaması gerekiyordu. | Open Subtitles | والذي يعني أنه قد بدأ بـ2 مليون دولار تماماً. |
Bu da demek oluyor ki bütün hafta öğrendiklerimizi kapsayan Cuma günkü test öğrenmeden önceki Pazartesi olacak. | Open Subtitles | مما يعني أن الإختبار الذي نأخذة يوم الجمعة على ما تعلمناه طوال الأسبوع سنأخذة اليوم على الدروس التي لم نتعلمها بعد |
Bu da demek oluyor ki şu anda burada olmamızın da bir nedeni var. | Open Subtitles | مما يعني أن هناك سبب من أجل هذا ،من أجل الآن |
Bu da demek oluyor ki 40,000 şişenin kapağını çıkarmalıyız. | Open Subtitles | مما يعني أن علينا خلع كل أغطية الـ 40 ألف زجاجة |
Ortak geçiş kağıdı alabildim. Bu da demek oluyor ki size refakat etmem gerekecek. | Open Subtitles | لم أستطع سوى إحضار تصريح نقل مرافق مما يعني أنه يجب أن أصحبها |
Birçok eyalette zencilerin doğum tarihleri belli değildir bu da demek oluyor ki benimki de öyle. | Open Subtitles | بمعظم الولايات حرم الزنوج من شهادات الميلاد مما يعني أنه يمكنني أن أكذب بخصوص عمري لبقية حياتي |
Bu da demek oluyor ki kurban hayattayken odadaymış. | Open Subtitles | وهو ما يعني أنه كان في هذه الغرفة عندما كان لدينا الضحية على قيد الحياة. |
Boğulmuş. Bu da demek oluyor ki su kulesine atıIdığında yaşıyormuş? | Open Subtitles | وهو ما يعني أنها كانت على قيد الحياة عندما ذهبت داخل البرج؟ |
Bu da demek oluyor ki birisi benimle Koh Pha... ..Ngan'a biraz pirinç almaya gelecek. | Open Subtitles | مسابقه الأرز و هذا يعنى أن أحدكم سيأتى إلى كوبانيان معى لنبتاع المزيد من الأرز |
Bu da demek oluyor ki; karşı saldırı riskine giremeyiz. | Open Subtitles | وهذا يعنى أنه لا يمكننا المخاطرة بمحاولة إخراجك من هناك |
Çünkü evin için imzaladığın kontratın 90 günlük olduğunu, bu da demek oluyor ki iki gün içerisinde arazini satmaya yönelik elinden geleni yapmazsan her şeyin boşa gideceğini tesadüfen öğrendim. | Open Subtitles | لأني أعرف حقيقةً بأن العقد الذي وقعته لبيع منزلك يعتمد شرط التسعون يوماً والذي يعني أنه خلال يومين ستفقد فرصتك لبيع المُلكية الخاصة بك |
Ve-ve bu bir tremolo silahı olabilir bu da demek oluyor ki, bu çizgiler teller yüzünden olabilir. | Open Subtitles | وهذا قد يكون ذراع اهتزاز ما يعني أنّ هذه السطور بسبب الأوتار |
Bu da demek oluyor ki, erzak tazelemek için geçit bağlantısı yapana kadar biraz zaman geçecek. | Open Subtitles | الذى يعنى انه سوف يأخذ بعض الوقت قبل أن نستطيع القيام بأى إتصال أخر بالبوابة لنحصل على لوازم المعيشة |
Bu da demek oluyor ki korktuğun düşman birliği tek kişilik bir orduymuş. | Open Subtitles | أيّ أن فيلق الأعداء الذي قلقت منه محض جيش من عدوّ واحد. |
Bu da demek oluyor ki, açtın ve en az bir kez baktın. | Open Subtitles | إذن، هذا يعني أنكِ شغلتيه لمرة على الأقل. |
Bu da demek oluyor ki her neslin adımlarını. | Open Subtitles | والذي يعني أنها بإمكانها إسترجاع كل خطوات جيلها |
Bu da demek oluyor ki şu anda kaç para ödemek istediğimize karar vermemiz gerek. | Open Subtitles | والذي يعني بأن الآن، علينا فحسب بأن نفكر بالكمية التي سندفعُها له. |
Bu da demek oluyor ki Batı Amerikalı cep telefonları Dora DVD'si ya da lavanta kokulu banyo sabunları yok. | Open Subtitles | مما يعنى لا يوجد هواتف خلويه غربيه أو اسطوانات أو صابون برائحه اللافندر |
Bu da demek oluyor ki, ya Tractatus iddialarını çürüteceksiniz ya da bizimle paylaşacağınız bir kesin gerçeğiniz var. | Open Subtitles | هذا يعني أنك وجدت تناقضاً في الحجج للـ تاركتاتس، أو أن لديك حقيقة مطلقة تريد مشاركتنا بها |
İyi donanımlılar, iyi organize olmuşlar kızıl gökyüzünün üstündeler, bu da demek oluyor ki onların kaynaklarını, ne bildiklerini bulmak zorundayız. | Open Subtitles | فهم مُجهّزون جيّداً، و مُنظّمون. وهم يشكّون بأمر السماء الحمراء. و هذا يعني أنّنا يجب أن نجدَ مصادرهم و ما يعرفونه. |